Hayatla bir bütün olabilmek bazen bir hayli zordur... Hayat bencildir bazen. Hep kendi seçtiği yerden devam edelim ister.
Hayata yetişirken kimi zaman kendimizi unutuyoruz.
Kendine yetişememek desek daha yerinde olur sanırım.
Herkese ve her şeye bir hayli yetişir insan. İşine gücüne, dostluklarına, ailesine…
Ama rota kendimize çevrilince bir yerlerdeki tıkanıklığı hiç görmeyiz. İç sesimizle hesaplaşabilmenin yoğurulmuş kaygısı benliğimizi tehdit eder çoğu zaman. Bastırılmış ve üzeri örtülmüş duygulara karşı yaklaşamaz yüreğimiz. Yeri geliyor hüzünlerimizi bile bastırıyoruz. Oysa eksik olan parçamız misali yüreğimizin olgunlaşmış meyvesidir hüzünler...
Nitekim bizler bazen hayatın olgun meyvesini yemektense bir köşeye sıkıştırılmış duygularımızla devam ediyoruz yolumuza. Dolayısıyla sadece ömür eskitiyoruz hayata. Yüreğimize bir devinim yaratmadıkça eskittiğimiz ömrün birer yolcularıyız hizmetimizi tamamlayıp gideceğiz… Hayatı yaşamakla, ömrünü eskitme bir hayli farklı şeyler işte…