Yalova’nın Çiftlikköy ilçesinde hizmet veren Çiftlik Et Mangal, 1987 yılında prefabrik bir yapıda müşterilerini ağırlamaya başladı. Çiftlit Et Mangal’ı sıfırdan kuran ve 37 yılda buralara getiren Et Ustası Vahap Ulusoy, gazetemize verdiği özel röportajda işletmenin dünü ve yarını hakkında bilgiler verdi. Birbirinden lezzetli et ürünlerinin sırrını paylaştı.

Çiftlikköy 30 Ağustos'ta Tuba Yurt ile coştu Çiftlikköy 30 Ağustos'ta Tuba Yurt ile coştu

“Yemediğimiz hiçbir ürünü müşterimize ikram etmedik”

Açıklamalarına Çiftlik Et Mangal’ın geçmişi hakkında bilgiler vererek başlayan Vahap Ulusoy, “40 yıl önce tesadüflerle Yalova’ya gezmeye geldim ama burayı çok sevip kaldım. 1987’de prefabrik olarak Çiftlik Et Mangal’ı açtım. Daha sonra yeni binamızı inşa ettik. 17 yıldır bu binamızda hizmet veriyoruz. Önceliğimiz kalite oldu. Her zaman güvendiğimiz belirli firmalarla çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz. Tamamen doğal ürünleri kullanıyoruz. Kendimizin yemediği hiçbir şeyi müşterilerimize ikram etmedik. Bunu müşterimiz de bilir ve bize güvenir” dedi. 

“Kuyu kebabımız taş ısısında pişer”

Türkiye’de ve Yalova’da bir marka haline gelen kuyu kebabının sırrını paylaşan Vahap Ulusoy, “En bilinir ürünümüz olan kuyu kebabımız Yalova’da bir markadır. Kuyu kebabımız hiçbir katkı maddesi eklenmeden, su bile değmeden ateşle değil taş ısısında pişer. Özel olarak tandırımızın taşını ısıtıp taş ateşinde pişiriyoruz. Kuyu kebabımız hiçbir şekilde ateş görmüyor. Balıkesir süt kuzusu kullanıyoruz. Tamamen doğal geliyor bize. Biz onu parçalayıp tandıra sürüyoruz. En lezzetli yerleri kaburgasıdır. Daha sonra gerdan gelir” diye konuştu.

Köftelerimi ilk önce torunlarım yer sonra müşteriler”

Lezzetine doyum olmayan köftesini nasıl yaptığını açıklayan Ulusoy, “Köfte yaparken danayı kargas olarak alırız. Bonfile ve antrikot harici tüm butu tamamen köfteye kullanırız. Bu köftenin daha lezzetli olmasını sağlar. 4 tane torunum var benim. Ben her köfte yapışımda ilk önce yaptığım köfteleri torunlarıma yediririm. Onlar beğendikten sonra köftelerimi müşterilerime sunarım. Biz yemediğimiz bir şeyi kimseye yedirmeyiz. Tandır ve köftemizin dışında sucuğumuz, tavuk çeşitlerimiz, pirzolamız, kül bastımız var. Daha özel istendiği zaman komple kaburga ve bütün kuzu tandırı içli pilavla birlikte yapıyoruz. Meze çeşitlerimiz zaten standart. Salatamız ve yoğurdumuz meşhurdur. Yoğurdumuz manda sütüyle karışık yapılır. Kaliteden ödün vermemek için et ürünlerimizi her zaman kendim yaparım. Nasıl bir doktor hastasının her şeyini bilirse ben de etin her şeyini bilirim. 37 yıldır hizmetimizin başarıyla devam etmesini ilk önce dürüstlüğümüze bağlıyorum. Müşterilerimize her zaman saygı ve sevgiyle yaklaşırız. Elimizden geldiği kadar fiyatlarımızı makul tutmaya çalışıyoruz. Bir her zaman için kiloya göre etimizi servis ederiz. Burada müşterimiz avantajlı. Biz mesela pirzolayı kilosu 1000 liraya veriyoruz. Porsiyona versen 2.000 liraya gelir. Biz etimizi kasap fiyatına veriyoruz. En büyük kebap 150 gramdır. Kilosu 2.000 liraya gelir” ifadelerini kullandı.

“En çok aileler bizi tercih ediyor”

Müşteri portföyü hakkında da konuşan Ulusoy, şunları söyledi: “Bizim müşterimiz her kesimden. Özellikle aileler bizi tercih ediyor. Gündüzleri yol müşterilerimiz var. Özel tandır müşterilerimiz vardır. Adam İzmir’den kalkar buraya kadar bir şey yemeden gelir ve tandırımızı yer. Ben bu konuda iddialıyım. Marmara Bölgesi’nde benim üzerime tandır yapacak usta yok. Yapan varsa da 1 yıl boyunca onu yedirip içirmeye hazırım. Zaten her taraf tandırcı olunca bizim tandırımızın farkı ortaya çıktı. Keşke herkes bizim gibi yapabilse.”  

“Bundan sonra da götürebildiğimiz yere kadar götüreceğiz”

İşletmesinin gelecek hedefleri hakkında da samimi açıklamalarda bulunan Ulusoy, şunları ekledi: “Çocuklarımızın hepsinin başka işleri var. Bizim işimiz sosyal hayatı bitiriyor. Bayram olur, tatil olur biz çalışırız. Çok ciddi personel sıkıntımız var. Ne ustalık var ne de kalfalık. İşi bilmeyeni bile bulamıyorsun. Onun için çocuklarıma pek tavsiye etmiyorum. Bundan sonra da götürebildiğimiz yere kadar götüreceğiz. İşletmemizde 700 kişi de ağırladım, 50 kişi de ağırladım. Ancak 100 kişiyi çok rahat ağırlayabiliriz. Özel günlerimizde 300 kişiye kadar ağırladığımız çok olmuştur.”

“Param yok, karnım aç diyen bu kapıdan geri çevrilmez”

Hayırseverliğiyle tanınan Ulusoy, ihtiyaç sahiplerini işletmesine davet ediyor. “Ben çalışmaya 1972 yılında başladım. O yıldan beri ticaretle uğraşıyorum. Dürüstlükle ticaretimi yaptım. Maddi kazançtan önce karakterimi ön plana çıkardım. Bu sayede saygı ve güven kazandım” diyen Ulusoy, şu sözleri sarf etti: “Ben her zaman personelime de söylerim; param yok, karnım aç diyen insanı geri çevirmeyin ve her zaman en kaliteli ürünlerimizi servis edin diye. Ben her zaman Allah’a dua ederim bana günde en az 3 ihtiyaç sahibi bana gelsin; ben de elimden gelen yardımı yapayım. Çünkü o kişi nasibiyle gelir. Gönül rahatlığıyla en iyisini yedirmek için elimden geleni yaparım. Gelen gelsin açım, param yok desin. Asla geri çevirmem. Müşterimiz en önce o mekâna güvenmeli. Ustaya güvenmeli. Usta zaten en güzelini yapmak için çaba sarf eder. İşletmemize gelen müşterilerimizin yediği etten lezzet alması bizim en öncelikli amacımız. Bugüne kadar müşterilerimizden olumsuz bir dönüş almadık. Gelen her müşterimiz yediği etten lezzet alarak, gördüğü hizmetten memnun kalarak buradan ayrıldı. Bu bizim gurur kaynağımız. 37 yıldır bu önlük benim üzerimde. Çünkü ben ne verdiğimi bilirim. Müşteri her zaman haklıdır ama ben de verdiğimiz hizmetin arkasındayım.”

Editör: Mustafa Turan