Bankacılık sistemine oldum olası içim ısınmamıştır, yine son günlerde özel bankaların COVID -19 sebebi ile oluşan ekonomik sıkıntıya destek vermediği ve bunun hesabının sorulacağı gibi söylemleri de sıkça duyar olduk.
Banka nedir amacı nedir gerçekten bilmiyorum ancak şu ki bankalar tamamen kar etmek amacı ile kurulmuş işletmelerdir. Benim bildiğim – gördüğüm Bankalar para alıp satarlar, başkasının parası ile para kazanırlar tabi kendi öz sermayeleri de vardır. Yani özetle söylemek gerekirse banka deyince KURUMSAL TEFECİ aklıma geliyor. Türkiye de yıllar boyunca en çok kar eden kurum ve kuruluşlara baktığımızda bankalar ilk sıralarda geliyorlar. Banka deyince sadece para satan – kredi vermek deniyor bu para satma işine – ticari şirketler geliyor aklıma.
Hatta bizde bu para satma işi kapitalistten daha vahşi acımasız bir kapitalizm şeklinde işliyor. Faiz sistemi çok katı ve kurumsal bir tefecilik sistemi gibi. İşte şu zor günlerde bile bankalar kredi geri ödemeleri ötelemek için ciddi biçimde faizler uyguladılar. Yani banka diyor ki bizlere; kardeşim ben paramı alırım, her türlü milyarları kar ederim siz ne yaparsanız yapın. Zaten biz alışkınız bize her türlü baskı, zülüm, haksızlık en tepeden gelir – gelmiştir ve bizler kuzu kuzu bunu kabul etmişizdir. Bu tepelerden gücünü alan bu vahşi kapitalist kurumsal tefeci bankalar da bizi söğüşlemek için ellerinden geleni güzelce yaparlar. Bankaya para yatırırsın vadesiz hesabında durur banka bunda yıllık hesap işletim ücreti alır, EFT, havale yaparsın para alır, bankamatikten para çekersin para alır, para yatırısın para alır yani her türlü alır. Senden benden aldığı mevduatları başkalarına fahiş fiyatlara satar bundan da para kazanır, gün gelir dünya büyük bir felaket ile uğraşırken ülke de bu felaket ile uğraşırken yardımcı olayım demez hatta bunu fırsata çevirir de bu işten de para kazanır.
Modern bankacılık sistemi birçok ülkede aynıdır sanırım ancak bizdeki sistem daha çok para satma üzerine kurulmuş. Yatırım bankaları, katılım bankaları ve hatta Kobilere hizmet verdiğini iddia eden bankalar da para satma işini yapıyorlar ne yatırım ne de katılım yaptıklarını görmedik.
Aslında bankalar ellerindeki parayı satmak yerine doğru yatırıma yönlendirseler belki her şey daha da farklı olurdu. Banka elindeki likit parayı reel piyasa ve yatırıma yönlendirse para satmak yerine yatırımcı olsa o zaman üç kağıt ekonomisi olmazdı ve birileri sırf kağıttan spekülasyondan bu kadar para kazanamazdı.
Gelişmiş birçok ülkede bankalar ve fonlar çok ciddi yatırımcı kuruluşlardır ve sanayide ticarette ciddi yatırımları vardır. Eskiden bizde de öyleydi benim bildiğim iş bankasının onlarca fabrikası vardı, aslında Türkiye deki bankaların büyük bir çoğunluğu üreticilere kaynak aktarma amacını güden kooperatif ya da çok ortaklı kurumlardır mesela Şekerbank, Pamukbank, Demirbank gibi, yani bankanın ismine bakarsanız hangi sektöre dayalı iş yapıldığını ve ne amaçla kurulduğunu anlayabilirsiniz. Devletin kurarak belirli sektörlere yön vermek için kullandığı bankalarda vardır ve benim çocukluğumda genelde hep böyleydi ta ki 80’ler den sonra ortaya daha çok para satan kurumlaşma çoğaldı ve hortumculuk ile bu iş daha da gelişti. Çünkü fabrikaları olan bir bankanın içindeki boşaltamazsın hortumlayamazsın, ama para satan yani sadece tefecilik yapan kurumları ise kolayca boşaltırsın. İster özel olsun ister devlet bankası olsun eskiden nerdeyse tüm bankalar bir sektöre dayalı iş – yatırım yapardı. Denizbank Türkiye’nin en büyük gemi- liman işletmecisi idi bir zamanlar. Etibank, Sümerbank, Şekerbank, Demirbank, Pamukbank, İş Bankası gibi yatırımcı birçok bankanın olduğunu hepimiz biliyoruz. Ne oldu da bankalar sadece paradan para kazanan KURUMSAL TEFECİLER haline geldiler. Avrupa’da birçok ülkedeki banka ve fonlardan daha vahşi kan emici kapitalist oldular. Bence ne olduysa oldu ama böyle devam etmemeli, bir an önce bu bankacılık sektörüne el atılmalı. Devlet Bankaları sanayi, tarım, ticaret vb. kalkınmaya ve üretime destek veren yatırım yapan, RİSK alan kurumlar haline getirilmelidir.
Bankalar KOBİ’lere yatırım yapmalı, sanayiye yatırım yapmalı. Ellerindeki paraları satmak yerine kalkınmaya yönelik projelere sanayiciye, KOBİ’ye, çiftçiye, üreticiye ortak olmalıdır. Kalkınmanın yolu KOBİ’lerin kalkınmasından geçer, üreticinin desteklenmesinden geçer.
Para hırsı, atom bombasından çok daha fazIa insanı öldürmüştür. Grev PaIast