Mevsimsel geçişlerin yaz ve kış olarak birden ısınıp birden soğuduğu iklim değişikliğini yaşıyoruz. Aradaki ilkbahar ve sonbahar adeta yok oldu. Ramazan Bayramı’na yaklaştığımız bu günler kısmen hava serinlese de yazın sıcaklığını hissedeceğiz. Allah güneş altında çalışanların yardımcısı olsun. Her şey mevsiminde güzeldir. Yaz yazlığını, kış da kışlığını yapacak elbette. Burada bizler serin ortamlara, soğuk içeceklere kolayca ulaşırken sokak hayvanlarına dikkat çekmek istiyorum köşe yazımda.
Evet, sokak hayvanları… Kuşlardan, kedilerden, köpeklerden bahsediyorum…Onların da canı var. İnsan olma adına onların da zor günlerinde nasıl kışları yiyecek bırakıyorsak dışarı, şimdi de su bırakmak lazım… Suya ulaşmaları yazın başlamasıyla belki de imkânsız olan hayvanlara her birimizin evinin dışında güneşten etkilenmeyecek noktalara koyacağımız kaplarla onların yazı daha rahat geçirmelerini sağlamış olacağız. Yerel yönetimlerin de bence bu konuda yapacakları daha rasyonel şeyler vardır diye düşünüyorum. Hayvan barınaklarındaki kedi köpeklerin bakımı ve beslenmesi toplum sağlığının önemli bir halkasını oluşturmaktadır. Sokaklardaki başıboş ve her türlü riski taşıyan hayvanlar özellikle çocuklar açısından önemli. Aşısı olmayan, hastalıkları taşıyıcı olabilen sokak hayvanlarının kontrollü şekilde yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak toplumsal görevdir yerel yönetimler için. Yerel yönetimler hayvan haklarını koruma amacındaki STK’lar kadar duyarlılık göstererek konuya yaklaşmalı ve gereğini her zaman yapmaları gerekir. Bunun aksi durumu toplum vicdanını zedeler ve asli görevini yapmamış olurlar. Maliyeti ne ise hijyenik olarak ve insanlık adına bizlere emanet edilmiş olan hayvanlara karşı yükümlülükler sonuna kadar yerine getirilmelidir.
Geçmişten gelen uygulamalar ile göçmen kuşların barınması ve ihtiyaçlarının giderilmesi için vakıflar kuran bir medeniyetin mensuplarıyız. Dolayısıyla sıcak günlerde koyacağımız bir kap su belki de bir canlının hayatta kalmasını sağlayacaktır. Herkes mahallesinde bu konuda gereğini yaparsa inanınız bu kurak ve sıcak günler sokak hayvanlarını etkilemeyecektir.
Su medeniyeti kapsamında son yıllarda sokaklarda çeşme yapma geleneğinin de oldukça düştüğünü gözlemliyorum. “Su Medeniyeti “yerini bakkaldan pet şişe ile su alan maddiyatçı görünüme bürünmüş adeta. Şehirlerimizin planlamalarında sokak çeşmelerinin göz ardı edilememesini herkes ister. Çeşmelerinden soğuk su akan ilçelerimiz, şehirlerimiz olamaz mı? Sokak hayvanları da su medeniyetinden nasibini elbette alacaktır. Yeşil alanların özlemini her birimiz çekiyoruz. Yaşanabilir, beton içine hapsolmamış, asfaltın kavurucu sıcak kokusundan bunalmamış, su havuzlarının, ağaçların olduğu, yemyeşil, kent doğal parkları içinde yaşayabilmek çok uzakta ve zor olmasa gerekir. Daha iyi ve sağlıklı yaşayabilmek insani olarak önceliğimiz ise haydi bakalım, şehir plancıları, şehirleri yönetenler, bu şehirlerde yaşayan duyarlı vatandaşlarımız, STK’larımız…
Yeşile ve maviye ulaşmak için kilometrelerce uzaklara gitmeye gerek kalmadan, yeşil içinde yaşamak herkesi mutlu edecektir. Doğa kendisinden alınanı zamanı geldiğinde kat kat geri alır. Yalova’mız pek çok şehirden yüzölçümü itibarıyla daha yeşil ve daha yaşanabilir. Yeşile ulaşmak çevremizdeki diğer illere oranla daha kolay, ormanlık alanımız da iyi bir düzeyde. Lakin şehirleşme adına yapılan çalışmalarda, şehir merkezlerimizde bu avantajlı durumumuzun hassasiyetle korunması gerekiyor. Koruyarak, bozmadan, ama gelişmelere de ayak uydurarak ve önünü açmak adına suya, havaya, toprağa daha fazla sahip çıkılmasına dikkat çekmek istiyorum… Evet, Sokak hayvanlarının susuz kalmamasından şehir planlamasına gelindi konu, ama hepsi birbiri ile ilintili. Merhamet duygusu ile yaklaşılınca hayvanlar da bundan nasibini alır, insanlar da.
Son söz olarak sokak hayvanları için “ Bir kap su da sen koy “ diyerek saygıdeğer okurlarıma selam ve saygılarımı sunar, yaklaşan Ramazan Bayramınızı da tebrik ederim. Nice bayramlara…
Başka bir köşe yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla…