Duygularımızı susturabilmek ne denli doğrudur ya da kaçımız bunu başarabilir?
Hepimiz nereye varacağımızı bilmediğimiz bir yolcuyuz hayata. Çeşitli duraklar var her birimiz yüreğimizin durağına erişiyoruz aslında. Bilinmezlik bile bir güneş gibi doğuyor bazen insan hayatına. Hayatın sürprizi burada belki de. Yarın ne olacağını bilsek yaşamın büyüsü bozulurdu. Temeli sağlam duygularla yol alıyor sol yanımız hayatın bilinmezliğine. Bir bakıma umutlar serpiliyor içimize.
Neyi dilersek o geliyor yanımızda bu yolculukta. Biraz da imtihan sanki. Çetin sınavların mükafatı daha mı güçlü oluyor dersiniz? İliklerimize işleyen bir huzur çıkagelmiş göz kırpıyor bize. O andan sonra bütün hüzünleri deviriyor yüreğimiz. Fazla da sahiplenmemek lazım hüzün misafirliğini. Nerede ne zaman bizi karşılayacakları belli olmuyor evet. Ama mutluluk bizi selâmladığında hüzünler tarihe karışmaya başlar.
Tarihe karışan her hüzün biraz iz biraz tecrübe bırakır bize. O izden yürüdükçe adımlarımız sağlamlaşır. Tecrübeler ise eylemlerimizi sağlam kılıyor. Duyguların tecrübesi olmaz elbette lâkin her duygu biraz öğretir. Öğrendiğimiz her duygu yaşam döngümüze birer tecrübe.
Hayat gelip geçtiğimiz bir serüven. Lâkin geçip gitmeyen şeyler var tabi insan yüreğinde. Hangimiz bilebilir yarınların bize neleri getireceği. Üstelik zamana emanet ettiğimiz duygular akıp gidiyor birer birer gidiyor gitmesine de Bazen de sıyırıp geçiyor. Olamayışlarının dev hüznü hiçbir şeyliğe doğru yol aldırıyor seni. Vuslatla hasreti yarıştırsak hangi emanet yüreğin kulvarında yarıştıracağız her duygu biraz zamana biraz olmazlığa yenik düşüyor işte. Kalbini ferahlatan şifalar var ruhuna. Yetinmek gibi minimal hayat gibi belki de kabullenmek gibi ama bir de kabullenemediklerimiz var tabi. Neticede duygularımız yönetiyor. Her duygudan biraz diyerek yaşıyorsun hayatı farkında olmadan. Belki de farkındalıkların eylemlerinin ölçeği. Ölçülü davranmak kabulüm ama ölçülü sevmeyi örneğin, kim öğretebilir. Yüreğin söylüyor son sözü.