Artık hayatımızın her yerinde şikâyet ve kavga var sanki, ne oldu nasıl oldu da bu kavga iklimine geldik ve buradan bir türlü çıkamıyoruz. Bizde hep yukarıdan aşağıya gelir bazı şeyler, yani büyükler kavga başlatır küçükler de kendine durumdan görev çıkartıp o kavgaya katılır. Neden, nasıl ve niçin kavga ettiğini bilmeden. Bu kavgalar ilk önce siyasette başladı sonra yavaş yavaş herkesi içine aldı herhalde. Zaten bir durumda en kolay şey birlerini suçlamak, yanlış yaptı demek ve işi kavgaya çevirmektir. Hatta haksız bile olsanız meseleyi kavgaya dökerseniz ve ilk kavgayı karşı taraf başlatırsa siz haklı duruma geçersiniz.
Mesela size haksız yere çok yüksek fatura geldi, bu faturayı gönderen kuruma gittiniz saatlerce sırada beklediniz ve nihayet sizi umursamadığı tavırlarında belli torpilli bir devlet memurunun karşısına geldiniz. Derdinizi anlatmaya çalışıyorsunuz ancak kendisi sizi umursamıyor ve diyor ki bilgisayar hatası olmuş ödeyeceksiniz sonra dava edin geriye alın. Tabi siz anlaşılmak istiyorsunuz diyorsunuz ki ve eyyy IQ’su düşük kardeşim bilgisayar hata yapmaz onu yapan senin gibi liyakatsiz kifayetsiz bir torpillidir. Tabi bunu derken artık sabrınız tükenmiş ve sesinizi yükseltiniz ve hemen klasik cümle gelir, beyefendi lütfen sesinizi yükseltmeyin, tabi bu çukurca söylenmiş provokatif cümleye kızdınız sesinizi yükselmeye devam ettiniz işte haksızsınız. Bu hatayı yapıp sizi zarara sokan liyakatsiz kifayetsiz torpilli memur ise pişkin pişkin gülüp gidip masasına döner soliter oynamaya devam eder.
Aslında sesinizi yükseltseniz de alçak sesle söyleseniz de siz haklısınız ama öyle bir duruma gelmişsiniz ki karşınızda sizi umursayacak dinleyecek hiçbir kimse bulamıyorsunuz. Mecburen artık konuşmak yerine tartışmak veya kavga etmek durumunda kalıyorsunuz.
Ülkemizde siyasette de artık konuşulmuyor kavga ediliyor, taraflar birbirine sınırsız bir bir öfke ile saldırıyor. İktidar zaten bırakın eleştiriyi dinlemeyi tavsiyeyi bile kendine yapıkmış bir tehdit olarak algıladığı için her zaman kavga durumunda tetikte bekliyor. Üstelik iktidar her şeyi ama her şeyi en iyi en mükemmel bildiği için zaten başka bir görüşe veya tavsiyeye ihtiyaç duymuyor. Yine iktidar yaptığı her şeyi mükemmel yaptığı için tüm yaptıklarına karşı herkesten avuçları patlayıncaya kadar alkış ve sonsuz minnet bekliyor. Hal böyle olunca da herhangi bir eleştiri ya da tavsiye tamamen düşmanca algılanıp silahlar kuşanılıp kavga ediliyor.
Muhalefete gelince onlarda her şeyi en iyi biliyorsa doğru olsun yanlış olsun iktidarın yaptığı her şeye karşı çıkıp sürekli kavga ve tartışma yaratmayı siyaset olarak belirlemişler. Yani siyaset demek kavga üretmek demek herhalde, siyaseti sürekli birilerine çamur atmak, manipüle etmek ve düşman cephe belirlemek üzerinden yürütüyorlar. Çözüm üretin, fikir üretin ve projeler üretin. Ülkenin problemleri onlarca yıl aynı ve sürekli aynı problemler daha da içinden çıkılmaz hale geliyor. Alternatif çözümler ortaya koyun, iktidar olursanız problemleri çözmek için projelerinizi yayınlayın. Artık eski siyaset dönemi bitti, bizleri projeleriniz, çözümleriniz ve engin siyasi görüşleriniz ile ikna edin. Hele bizi bir seçin de biz hepsini çözeriz türünden söylemlere ikna olmuyoruz. Artık slogan atmayı büyük ama altı doldurulmamış çözüm önerisi olmayan cümleler ile siyaset yapmayı bırakın.
Şikâyet kavga ve hamaset siyasetini bırakıp, akıllı gelecek için umut veren mantıklı projeler ve çözüm önerileri üretin. Ülkemize gelecek için kaybettiğimiz umudu verin, ama verdiğiniz umut yalanlar hayaller ve başkalarının hataları üzerine inşa edilmiş olmasın. Bilgiye, bilime, ahlaka, insan ve insanlığa dayalı siyaset üretin. Bizi de ikna edin sizinle beraber yürüyelim çalışalım bizlerde sorumluluk alıp sizinle beraber bizlerde dertlenmeye, çalışmaya ve üretmeye başlayalım.
Pratik politikacılar parlamentoyu kullanarak herhangi bir şeyin yapılmasını engelleme sanatında usta olmuş kişilerdir. Bernard Shaw