Ramazan ayı geldi. Dünya Müslümanları gibi, ülkemiz Müslümanları da heyecanlı. Heyecanın nedeni Ramazan ayı Müslümanı zorunlu bir disipline tabii tutar. Bazı Müslümanlar nafile oruçları kaçırmasa da çoğunluk Ramazan ayındaki farz oruca odaklanır ve bu ayı bekler. Bu nedenle beklenen ay geldi, artık oruçla Rabbine şükredecekler heyecanla bu aya başlamıştır.
Oruç bir disiplindir. İnsanı kendi isteğiyle bazı zorluklara direnmeye alıştırır. Açların halini anlamayı sağlar. 11 ay boyunca her nimeti tadan nefise, bir ay mahrumiyet yaşatılıp, nefis terbiye edilir. Bu terbiyenin yanında karnı tok iken açın halini bilmeyen insana aç kalanların halini de yaşatır.
Bu yıl deprem felaketinden bir gün önce şehrin en zengini olan nice insanı bir gün sonra şehrin muhtacı haline getiren depremden de alacak çok dersimiz var. Depremin sabahında bir kuru ekmeğe bile ulaşamayan milyonlarca insanımız oldu. Hatta ilk günler uzun açlıklar ve takatsizlikler yaşandı. Her nimete bir gün önce ulaşan bu insanlar, bir gün sonra kuru ekmeğe bile ulaşamadı. Çok mağduriyetler yaşandı. Zenginler, fakirliğin nasıl bir durum olduğunu yaşayarak gördü.
İşte oruç da bir felaket, bir mahrumiyet, bir kıtlık vs. gibi zorunluluk olmadan, normal hayat seyrinde bir ay boyunca kendini kısıtlayarak fakirliği yaşama halidir. Açlık, yokluk nedir, gözü önünde her nimet varken bu nimete ulaşamama halini idrak etmektir aslında.
Toplumumuzdaki bu fakir zengin dengesizliğini gören hayır kurumları ve dernekleri, zenginden aldığı bağışları, tespit ettiği fakirlere ulaştırarak bu dengeye katkı sunmaya çalışır. Verilen emanetlerin, ne amaçla verildiğini önemseyerek, bunu bir manevi sorumluluk görerek kılı kırk yarma hassasiyetiyle ilgili muhtaçlara ulaştırır.
Bu gıda, elbise, nakit desteklerini muhtaca ulaştırırken, kendilerinin birer aracı olduğunu, bu aracılıkta bir ücret alınmayacağını, bu işin Allah rızasına ulaşmak için yapıldığının şuuruyla bunu yapar. Hatta çoğu defa sırtında, omuzunda, kucağında taşıdığı bu yardımları gerçek sahibine ulaştırdığında içinde ayrı bir huzur ve mutluluk doğar ve parlar. Allah rızasının yanında çocukların ve ailelerin sevinci ve duası bu hayırlı hizmetlerde koşturanların tek tesellisi ve motivasyonudur.
Ramazan ayındaki oruç ibadetinin motivasyonu genellikle Ramazan ayı sonrasında çok azalır. Bunun şöyle bir çıkmazı vardır. Ramazan ayında herkes zekat ve hayırlarını hesaplar ve fakire dağıtır. Bir ay boyunca muhtaçlar alabildiğince sevinir, mutlu olur, adeta bayram eder. Sonra 11 ay bu muhtaçlar unutulur. Yardımlar asgariye iner. Oysa zekat ve hayırlar Ramazan ayında hesap edilse de dağıtımları yıl içine yayılmalıdır. Böylece muhtaçlara az da olsa sürekli bir desteğin gitmesi daha doğru olacağı inancındayım.
Bu Ramazan da depremde muhtaç hale gelenler ve tüm muhtaçlar için daha da cömert olmamız gerektiğine inanıyorum. Elbette muhtaçlar asalak hale gelmemeli, kendi ayakları üzerinde durmak için çok gayret etmelidirler. Ama bunu başaramayanlara da bizlerin destek olması gerektiği kanaatim vicdanımda yer edinmiştir.
Allah hepimize her işimizde bilinçli, kararlı, istikrarlı olarak