Mimar Davud Ağa-  (? – 1599)

Tarihimizin en bilinir mimarı olan daha önceki yazılarımızda da bahsettiğimiz Mimar Sinan'dan sonra bu coğrafyada büyük eserler bırakmış bir başka değerli mimardır Davud Ağa.

 

İsmi geçmez ve çok bilinmez bu hafta eserlerinden örnekleri derledim. Saygılarımla.

Mimar Sinan'ın kalfalarından olup, Sinan'ın vefatından sonra Osmanlı Devleti'nin baş mimarlığına getirilmiş olan Türk mimardır.

Hasbahçe'de yetişip Kâğıthane suyolu nazırlığından baş mimarlığa yükselen Davud Ağa, 1570'li yıllarda Mimar Sinan'ın kalfasıydı. Büyük selin İstanbul'u tahrip etmesinden sonra yıkılan köprü ve kemerleri onardı. Selimiye Camii, Eski Valide Camii inşasında çalıştı. 1585'te Fatih'te Mehmed Ağa Camii'ni inşa etti. 1588'de Sinan'ın ölümüyle boşalan baş mimarlığa getirildi.

Fatih'teki Nişancı Boyalı Mehmed Paşa Camii'ni tamamladı, İncili Köşk ve Sepetçiler Kasrı'nın inşasında bulundu, Topkapı Ahmed Paşa Camii inşasına katıldı. Takyeci Camii ile Cerrah Mehmed Paşa Camii'ni inşa etti. 1595'te III. Murat'ın Ayasofya'daki türbesini yaptı. 1599'da vebadan vefatından bir ay önce Yeni Camii'nin temelini attı, inşasına başladı.

Eserlerinde Sinan'ın sanatı devam eder. Mehmed Ağa Camii (Fatih Çarşamba), Cedid Nişancı Mehmed Paşa Camii (Karagümrük'te), Mesih Mehmed Paşa Camii (Karagümrük), Cerrah Mehmed Paşa Camii, Yeni Camii (Bahçekapı) büyük cami eserleridir.

Camilere adını veren Mehmed Ağa ve Mehmed Paşa'ların türbelerinden başka, Sinan Paşa, Gazanfer Ağa, Siyavuş Paşa, III. Murat'ın türbelerini de yapmıştır.

Cerrah Mehmed Paşa Camii

İç mekân alanı 624 m², avlu ve bahçe alanı ile tamamı 3360 m²'dir. Tek minareli ve klâsik Osmanlı mimari tarzında inşa edilmiştir.

Kare plâna sahip camideki altı adet fil ayağı üzerine oturan bir büyük kubbeyi güneyde ve kuzeyde iki yarım kubbe destekler. Mihrap mahalli dört köşeye yakın plânlı olup dışa çıkıntılıdır. Ana kubbeyi saran altta dört yarım kubbedeki pencereler caminin içine ışık akışını sağlar. Cami iç mekânına, yanlarda birer ve esas cephede ve ortada taç kapıdan geçit sağlayan üç giriş vardır. Giriş cephesi kapısı üzeri mukarnaslıdır ve tamamen mermerdendir. Sağ ve solda kum saatlerine giren iki ince somaki sütun mevcuttur. Bunların yanında mermer birer niş oyuğu bulunur. Caminin içinde yarılarda ve giriş cephesi paralelinde uzanan üst mahfili vardır. Cami dahilinde bir ahşap vaiz kürsüsü, oymalı mermer minberi ve gayet nakışlı taç mihrabı (mermer üzerine alçı sıvanmış) vardır. Mihrap üzerinde "kelime-i tevhid" yazılıdır. Caminin kubbesi üzeri kurşun kaplı, içi tamamen kalem işi bezemelidir. Bezemeler mahfil pencerelerinin üst kısmına kadar inmektedir. Bezemeler yakın tarihte yapılmıştır. 1820 yılında minaresine yıldırım isabet etmiştir. Bu tarihte caminin minaresi yeniden yapılmış ve külahı taştan inşâ edilmiştir. Halen külahı taştır. Caminin minare ve kubbe alemi orijinaldir.

1892, 1958, 1960 ve nihayet 1979'da cami tamir edilmiş ve son tamirde, daha evvel yıkık vaziyette olan son cemaat yeri kubbeleri ve kemerleri tamamen yeniden yapılmıştır. Cami son cemaat yerinde iki mihrap, sekiz porfir ve granit sütun ile bunların en üstünde altı küçük kubbe yer almaktadır. Caminin mihrabında yeşil renkte gayet kıymetli ve orijinal bir İznik çinisi vardır. Mihrap cephesinde altta bir sıra benekli mavi/beyaz renkte yine İznik işi bordur çinisi mevcuttur. Caminin yine bu cephesinde üstteki yuvarlak pencereler vitray olup orijinaldir. Alt kısımlardaki vitraylar yenidir. Bunlar 1979'da değiştirilmiştir. Camiye, en dışta biri sonradan eklenmiş, üçü orijinal dört adet kapıdan girilir. Caminin sağ ve solunda önemli kişilerin mezarları bulunmaktadır.

Koca Sinan Paşa Külliyesi, İstanbul Beyazıt’ta XVI. yüzyıla ait külliyedir.

Çarşıkapı civarında Divanyolu üzerindedir. Medrese, türbe ve sebilden meydana gelir. Banisi sadrazam Koca Sinan Paşa, mimarı Davud Ağa'dır. Külliye, diğer birimlerden bir yıl sonra bittiği bilinen sebilin kitabesine göre 1594'te tamamlanmıştır. Klasik dönem Osmanlı mimarisinin önemli bir örneğidir. Kesme taştan inşa edilen yapılar, pencereleri dövme demir şebekeli yüksek bir ihata duvarının içine alınmış ve duvarın Divanyolu ile Bileyiciler sokağının kesiştiği yere rastlayan köşesine sebil yerleştirilmiştir. Avluya ana caddeye açılan basık kemerli cümle kapısından girilir. 1865 Hoca paşa yangınında zarar gören külliye o zaman onarılmış, 1973-1974 yıllarında sistemli biçimde restore edilmiştir.