Kapımızdaki Ramazan

Üç aylardan Recep ve Şabanı geride bırakıp, Ramazan’ın kapısına kadar ulaştık. Aslında Recep ve Şaban gitti, kapımıza Ramazan geldi desek daha doğru olacak sanırım. Manevi yükseliş arzusu olanlar için bir fırsat olan üç ayların gelişi, kalışı ve gidişini hiç fark edemeyen seküler ve yegâne hayatı dünya sananlar, maalesef bu ayların kıymetini bilenleri de olumsuz etkilemiştir. Bu ayları çok da ihya etmişler atlarına binip gitti, aramızda bu insanlardan çok azı kaldı desek abartmış olur muyuz bilmiyorum.

Aslında dini hayat bir mevsimlik yaşantı değildir. Müslüman her zamanını Allah’ın cc. Kendini sürekli gözetlediğinin bilincinde hareket ederek, muntazam bir hayat yaşamalıdır. Ancak dinimiz, bizi bazı zamanlarda daha çok teşvik ederek, süregelen alışkanlıklarımıza bir ara vermek, kendimize bakacak, kendimizi sorgulayacak teneffüsler de koyar hayatımızın belli aralıklarına. Üç aylar da böyle anlaşılmalıdır.

Recep ayı ile başlayan manevi tamirat işlemleri, Şaban ayıranda biraz daha hızlandırılır. Ramazan ayı zirve olur Müslüman için. Bu nedenle bu aylarda Müslümanlar, açların halini anlamak, imkansızlıklar içindeki insanları kavramak için oruç tutarlar. Oruç onlara nefislerinin de dizginlerini yeniden eline geçirmesini sağlar.

Bu aylarda namazları aksatmamaya daha çok özen gösterildiği gibi, kılınamayan kaza namazları bu aylarda daha çok telafi edilmeye çalışılır. Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerim’i bu aylarda hatmederken, anlamı, Allah Teâlâ’nın buyruklarını anlamak için tefsirlerine de bakılır. Bu ibadetleri ailece yapma gayreti olan Müslümanlar gerçekten örnek alınacak ailelerdir. Zamanımızda aynı odada yalnızlığı yaşayan aileler, bu uygulamalarla yalnızlıklarını da giderirler böylece.

Kapımıza dayanan Ramazan ayı, bizlerin hayatında nasıl bir değişim yaratacak hepimiz merakla bekliyoruz. Ama burada mucizeyi, kerameti Ramazan’dan beklememeliyiz. Aslında Ramazan’ın gelişi bizdeki değişim niyetimize motivasyon sağlamakla yükümlüdür. Yani bizim bir değişime, ruhsal yapımızdaki eksikleri tamirde, ahlakımızda, ibadetlerimizde, ilmimizde bir değişim talebimiz yoksa her yıl kapımıza gelip giden Ramazan’ı duyma bile duyamadan gelip geçer o fırsat.

Bu yıl deprem gibi bize her konuda ders almayı hatırlatan bir felaket yaşadık. Evet bu felaket merhamet, yardımlaşma, kenetlenme duygularımızı harekete geçirmiş, her Müslüman bütçesi, gönül zenginliğine göre katkıda bulunarak acıları bölüşmeye çalıştık. Ancak Ramazan ayı daha planlı, daha derinden bir manevi tamiratımıza vesile olmalıdır.

Bunu sağlamak için de kapımıza gelen Ramazan’ı kapıda bekletmemek, onu evimize almak, misafire ikram eder gibi ona ikram etmek ve onun manevi ziyafetinden ikramlanmamız gerekir. Bu ikramdan yararlanma, sadece oruç ve iftar sofraları, sahur yemekleri ile sınırlı tutulamamalıdır. İftar sofralarımızı abartmadan sade yapmalı, ama bu sofralara başarabilirsek her akşam bir aile eklememiz çok hayırlı bir davranış olacaktır. Özellikle bu misafir aile muhtaç ise, mağdur ise ne ala. Ama muhtaç bulamadık diye de soframızı boş bırakmamak için bir dostumuzu, akrabamızı da soframıza konuk edebiliriz.

Teravih namazlarında mahallelimiz ve dostlarımızla buluşmak, Hatim ve Mukabelelerde camilerimizle bütünleşmek, mukabele arkadaşlıkları oluşturmak da bir başka güzel hasletimiz olabilir. Her okuduğumuz cüzden bir kısmının da mealini okuma alışkanlığı kazanabiliyorsak bunun tadı daha başka olacaktır.

Deprem bölgelerimizdeki kardeşlerimizin bu ramazanını biz farklılaştırabiliriz. Hayri derneklerle el ele vererek o çadır evlerde depremzedelerle bir ramazanı beraber geçirme imkânı doğabilir bize, eğer istersek. Çadır hayatını, ev nimetini, kaybedilen nimetler ve elimizde olan nimetlerin kıyaslanmasını da belki bu şekilde anlama imkânımız olabilir.

Misafir geleceği zaman nasıl evlerde bazı hazırlıklar yapılırsa, biz de manen gelecek olan Ramazan misafirimiz için hazırlıklarımızı tamamlayarak Ramazan ayına girmemiz çok doğru olacaktır.

Allah bu hassasiyetlerle üç ayları ve Ramazan ayını ihya edebilmeyi tüm Müslümanlara nasip etsin. Tekrarına ulaşıp ulaşamayacağımızı bilmediğimiz bu Ramazan ayını son Ramazanımızmış gibi idrak edebilmeyi nasip etsin Mevla’mız bize.