Doğa kendisinden alınanın kat kat fazlasını geri alırken geriye dönülemez zararlar da yaşamımızın bir parçası olmaya başladı. Yılların birikimi ile Marmara denizindeki son durum içimizi acıtıyor. 22 Maddelik eylem planı acil şekilde uygulamaya geçildi. Adeta seferberlik ilan edildi. Arıtmayı bir maliyet unsuru olarak gören yaklaşımla mücadele her vatandaşımızın gelecek nesillere olan borcudur. Bugünün demiyorum, gelecek nesiller için diyorum. Azot ve fosfor kirlilik yükü ciddi şekilde artması tehdit oluşturuyor. Denize atın, temizler mantığı gibi cahilce yaklaşımda bulunanlar için söyleyecek söz bulamıyorum.
Deniz dibi daha kötü durumda. Deniz salyası daha başlangıç. Sonrasında neler yaşanabileceği hakkında bilim insanları ciddi söylemlerde bulunuyorlar. Çünkü deniz salyası hızla denizdeki oksijeni tükenmekte, bu da deniz dibini direkt olarak etkilemektedir. Balıkçılık sektörü sadece bir sektör. Deniz salyasına tenimizin bile değmesi sağlık problemlerine neden oluştururken Marmara denizi bölgede yaşayan insanımız ve deniz canlıları için de ciddi risk. Atık suların ileri kademede arıtılması gerekmektedir. Birincil arıtma dediğimiz Karbon giderimi yetmemektedir. Evsel atıkların da kirlenmede etkisi var. Endüstriyel sanayi tesislerinin atık suları adeta Marmara denizinin en büyük tehdidi durumunda. İzmit körfezine sıkışan tesislerde ciddi denetimler yapılmakta ise de alanın yoğunluğu en küçük bir risk bile ciddi sorunlara neden olabilmektedir. Yarı kapalı bir su havzası olan alanın hassasiyeti söz konusudur.
Yalova ilimiz için de denize deşarj edilen tüm unsurların kirlilik durumlarının daha hassas şekilde kontrolleri gündemde. Turizm yönüyle burada gösterilecek hassas yaklaşım ilimiz için olmazsa olmazımızdır. Marmara denizine dökülen dere ve havzalarda ince ölçüm ve incelemeler daha sıklıkla yapılmalıdır. Hassas alanda tüm atık sular ileri kademe arıtılmalarından ödün verilmelidir.
İnsan eli ile kirlenme zamanla doğanın daha fazla tahrip olmasına neden olmakta. İleri derecede arıtmanın sonucunun da alınması zaman alacaktır. Sudaki kirlenmeyi temizlemek ve iyileşme sürecine yöneliş ciddi maliyet unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Marmara’yı kirletmede etken olan tüm alanlar “Hassas Alan“ ilanı ile seferberlik içerisinde herkes evinin önünü süpürmeli ve evinin önünden sorumlu tutulmalı. Kim kirletici olmaya devam ederse de cezasına katlanacak. Bizler de takipçisi olacağız. Marmara denizi artık bu yükü kaldıramıyor ve bu sonucu veriyor.
Denize etken olan, olabilecek her türlü risk tavizsiz şekilde giderilmelidir. Deniz yüzeyi sıcaklığının normalin 2-2,5 derece üzerinde olması bile ciddi problemlere neden olurken nerede kaldı kimyasal atıklar, kirlenme unsurları…
Özetle Marmara can çekişiyor ve bunda kim ne etkide bulunmuşsa gelecek nesiller adına, doğa adına acil eylem planında yerini alıp destekte bulunmalı. Müsilaj aslında sadece bir başlangıç. Sonrası gelirse düşünemiyorum bile. Umut kırıcı olmak istemiyorum ama her sektör işin ciddiyeti ve boyutu üzerinde hemfikir olarak acil eylem planında nasıl katkısının olabileceğini düşünmesi ve acilen uygulaması lazım. Aşırı gübre kullanımının bile denize yağmur suyu ile ulaşan kirlenmiş suların bu kirlenmede etkisi olduğuna göre varın gerisini siz düşünün…
Marmara denizinin oksijene, nefes almaya ihtiyacı var. Herkesin yapması gereken bir şeyler var….
Haydi, siz de evinizin önünü süpürün… Başka bir yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla…