Hayal

İnsan yaşamının çeşitli evrelerinde, çeşitli dertlere, çeşitli hayallere ve umutlara sahip olur.

İlkokul sıralarda arkadaşlara sahip olup bolca oyun oynayabilmek, anne babanın sevgisine takdirine nail olmak, ortaokulda derslerde başarılı olmak, lisede arkadaşlar tarafından sevilmek, kabul görmek, iyi bir üniversite kazanmak, aileyi gururlandırmak, sonrasında iyi bir iş bulabilmek, evlilik, çocuklar...

8 yaşında beni dert sahibi yapan meseleleri bugün zorlanarak bile hatırlayamazken, 20 yaşındaki halimi de hayal edemezdim.

Bugün bir hayalim var:

Kadınların istedikleri gibi okuyabildikleri, düşünebildikleri, düşündüklerini ifade edebildikleri, istedikleri gibi giyinip istedikleri gibi çalışabildikleri bir dünya hayal ediyorum. Kısa vadede çok da mümkün görünmeyen bu hayaller, belki gelecek günlerin gerçekliği olur. Belki biz anneler oğullarımızı daha düzgün yetiştirebilirsek gelecekte kızlarımız daha rahat eder.

Oysa bugün, ekonomik koşullar günden güne zorlaşırken, kadın istihdamı yine ekonominin dışında kalıyor. Aile bütçesine katkıda bulunmak isteyen pek çok kadın, gerek evdeki erkeklerin çalışamazsın baskısından, gerek küçük çocuğu olmasından, gerekse engelli bakımı nedeniyle ev sınırlarının dışına çıkamıyor. Bu kadınların evlerinden çıkmadan yapabilecekleri pek çok iş var ama bu işlerin karşılığını alabilecekleri ortam yok. Ben tek bir insan olarak birçok kadın tanıyorum, çalışmak isteyen ama evden çıkamayan. 2 tanesinin engelli çocuğu var, yalnız bırakamıyor, birkaç tanesinin küçük çocuğu var, yaşlı bakanı var, kocası izin vermeyeni var. Kimi çocukları için kenara birkaç kuruş ayırabilmek istiyor, kimi ev kirasını ödeyebilmek.

Market alış verişini bile internet üzerinden yaptığımız bu çağda, keşke belediyemiz bu alana öncülük etse, belediyenin kendi online satış sitesi olsa, kadınlarımızla iletişime geçilse.

Düşünün;

Kivimiz, elmamız, çileğimiz, var. Faydaları saymakla bitmez, hakkında birçok bilimsel makale hazırlanmış, coğrafi işaretli aronya bitkimiz var. Reçeli, şurubu, sirkesi, marmelatı, jölesi, barbekü sosu yapılabiliyor.

Doğal olarak dağlarda kendiliğinden yetişen ıhlamurumuz, böğürtlenimiz, kazayağımız, kaldırığımız var. Paketlenebilir, kurutulabilir, turşusu, reçeli yapılabilir. Kestanemiz, kestane balımız var.

Hangi ürünün hangi reçete ile yapılacağı, hangi ambalajda satışa sunulacağı belirlenebilir. Hazırlanan ürünler denetlenebilir. Hem ev yapımı hem standart.

El becerileri olan kadınlar var, öyle bir ilmek sayarlar, öyle güzel örnek kurarlar ki, başka koşullarda yaşasalar, sergileri girişinde uzun kuyruklar oluşacağına emin olabilirsiniz. Çantalar örebilirler, süs eşyaları, takılar..

Benim konuştuğum kadınlar bunu yapmaya gönüllü, hatta özel teşebbüslerden iş alanlar da var ama o kadar düşük paylarla çalıştırılıyorlar ki emekleri ziyan olup gidiyor.

Şimdi bütün bu ürünlerin satışa sunulduğu Yalova Belediyesi onlıne satış sitesini düşünün. Arkasında belediyenin adı olduğu için haliyle güvenilir. Bir tarafta ham ürünler; meyveler, sebzeler, otlar, bir tarafta bunlardan yapılan işlenmiş ürünler; reçeller, sirkeler, turşular, marmelatlar, bir tarafta el sanatı ürünleri; takılar, çantalar, süs eşyaları..

Belediyenin böyle bir organizasyona ev sahipliği yapması konusunda yasalar ne der bilmiyorum. Keşke olabilse, hem kadınlarımız, hem belediyemiz hem de şehrimizin tanıtımı için...