İnsanların bir kısmı kendini ayrıcalıklı, çok çalışan, çok üreten bir birey gibi göstermek amacı ile sözler söylemeye, hareketler yapmaya çalışır fakat işin aslı incelenmeye başlandığında ortaya çıkan eserlerin, toplumun ortak hareket ederek yapmasının daha doğru olduğu gözlemlenebilir. Bu işler genel anlamda hep böyle oluyor. İnsanların hatayı, “bu işleri ben yapıyorum” diyerek ortaya çıkarıp, hatalar zincirini başlattığını düşünüyorum. Bu hatalar bazen bilinçli, bazen de bilinçsiz olarak gerçekleşebiliyor. Burada en tehlikelisi bilinçli hatalardır. Bu hatalarda insanlar kendini o anlık kurtarabilir fakat zamanın akışı içinde kaybedenin kendi olduğu gerçeği ile karşı karşıya gelebilir.
Şunu unutmayalım ki insan hata yapan bir varlıktır. Kimse sonucu kendisi için kötü olacak bir hatayı yapmak istemez. Ancak insanların iç çatışmaları, ruhsal durumları, hayal ve beklentileri, güç elde etme ile ilgili zayıflıkları, korkuları ve güvensizlikleri karar vermelerini etkiler.
Yanlış kararların da kişiye faturası kararın risk büyüklüğüne göre fazla olur. Hatta bu, yaşamında önemli dönüm noktasını da oluşturabilir.
Kişinin önemli kararlarında başarılı olması için birinci olarak konuyu iyi analiz etmesi ve kendi ruhsal dünyasındaki çarpıtmalara ya da etkilere göre değil günlük yaşanan gerçeğe göre düşünmesi gerekir.
Düşünmeden karar veren bireyler uzun vadede yaşamlarında önemli sorunlar yaşayan bireylerdir. Sıkıntılar, duygusal boşluklar, acelecilik, başkalarının etkisine girme, korku ve kaygı kişinin karar sürecini bozar.
Yaşam, bilinmeyeler ve hiç hesaba katılmayan etkiler içerdiği için karar verirken bunlar ne kadar iyi hesaplanırsa o kadar doğru karar alınır. Her bilinmeyen farklı bir sorun ve zincirleme sorunlar oluşturacağından apayrı sonuçlar yaratabilir.
Hatalar, hele ki bilinçli yapılan hatalar, topluma hiç yapanlara hiçbir zaman fayda sağlamaz.