Tek gündemimiz deprem. Canlarımız hâlâ enkaz altında. Vefat sayısı korkulacak rakamlara ulaştı. Deprem bölgesinden gelen haberler ciğerimizi dağlıyor. Devletimiz tüm kurumları ile deprem bölgesinde ve yaraları sarmaya çalışıyor. Başta AFAD olmak üzere kamu kurumları, belediyeler, yardım kuruluşları, vakıflar ve dernekler, vatandaşlar deprem için adı konulmamış bir seferberlik hali içindeler. Türk Halkı’nın böyle bir vasfı var. Gurbetçi vatandaşlarımız bile bulundukları ülkelerde bir şeyler yapmanın, yardımları ile deprem bölgesine el uzatmanın gayretindeler.

Buna mukabil afet çok büyük. Felaketin boyutları şimdiden Gölcük ve Erzincan depreminin verdiği hasarın çok üstüne çıktı. Yıkım korkunç boyutlarda. Birçok ilçe haritadan silindi. Bazı bölgelerde sağlam tek bir bina kalmadı. Ancak gerçek yıkım insanların vicdanlarında yaşandı. Yağmacılar Türk Halkı’nın birlik ve beraberlik bilincine gölge düşürdüler. Bölgeden gelen görüntülerde; yardım tırının önünü kesip haramilik yapan da var, camını kırıp girdiği marketten kucakladığı televizyonu çalan da hasarlı binalardaki dairelerin kapısını kırıp hırsızlık yapmaya çalışan da. Sosyal medyada; şeref yoksunu bu haysiyetsizlerin, vatandaşlar tarafından yakalanınca linç girişimine maruz kaldıkları onlarca görüntü seyrettim. Bunların çoğu Suriyeli sığınmacılar deyip asla topu taca atamayız.

Birde hiçbir şeyden memnun olmayanlar var. Dünyanın en muasır memleketlerinde bile meydana gelse; öyle değil bir haftada bir ayda, bir yılda bile sarılamayacak yaralar açan bu felaket için saatlik çözümler bekleyenler var maalesef. Her fırsatı siyasi bir manevra alanı olarak görüp, bu felaketi bile sözde değerlendirmeye kalkıp, hükümet düşmanlığı yaparken, devleti küçük düşürme cüretini gösterenler var.

Sosyal medyada yalan yanlış haber yayıp, kurtarma faaliyetlerine sekte vurmaya çalışan alçaklar var. Onlara ne diyeceğiz?

Bunlar bizim insanlarımız. Bu gerçek ile yüzleşmemiz gerekir. Türkiye güçlü bir devlettir. Giden canlar belki geri gelmez ama geride kalanlara sahip çıkılır. Yıkılan imar edilir. Yaralar sarılır. Ama özellikle sosyal medyayı icat edip, elimizdeki cihazlarla hayatımıza sokanların; uzaktan göbeklerini kaşıyarak, genç nesli getirdikleri hali zevkle seyrettiklerinden eminim. Oluşturdukları materyalist gençlik ile övündüklerinden hiç kuşkum yok. Bu badire atlatılır atlatılmaz, bizi biz yapan değerlerin de gördüğü hasarı gidermek için bir çalışma yapılması elzemdir. Gençlerin medya okur yazarlığı konusunda daha etkili eğitim alması şarttır. Milli ve manevi değerlerine sahip necip Türk Milleti’nin; tarihe mâl olmuş güzel hasletlerinin korunması için bir başka seferberlik daha ilan edilmelidir.

Gün siyaset yapma günü değildir. Birlik ve beraberlik günüdür. Hep birlikte taşın altına elimizi sokma, el birliği ile yaraları sarma günüdür. Asil Türk Milleti’ne yakışan da budur.

Kalın sağlıcakla…