Geleceğimiz, aydınlık değil, çok karanlık...


Bu cennet dünyayı cehenneme çeviren o kadar çok olayı sıralaya bilirim ki bu köşem yazımda, ama ne sayfa yeter ne de kalem yazmaya...

Artık; çevremizde doğruları konuşan, yaşanan haksızlık, hukuksuzlukları dile getiren, cesur, bilgili, kültürlü, fedakar insanlar görmek o kadar azaldı ki, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar oldu bu insanların sayısı...

Yüzüne karşı çok çok samimi, arkandan ise seni hayretler içeresinde bırakacak; söylem, eylem ve ihanetler içinde olan o kadar çok insan kılıklı yaratık görüyorum ki çevremde, onların yüzünü görmektense, şeytanın yüzünü görmeyi tercih eder hale geldim iki oda bir salon Yalova’da...

Bu iki ayaklı, dost görünümlü yaratıklara söyleyeceğim tek bir cümle, ‘selam dahi istemiyorum sizden’

Her gün, her dakika gerek sosyal medya hesaplarından gerekse; gazete, televizyon, radyo ve haber portallarından insanların kanını donduran, cinayetler, darp girişimleri, haksızlıklar ve kaba kuvvete dayalı çok çirkin olaylara sıkça rastlıyor olduk.  

Bu kin, bu öfke, bu şiddet neden?

Bakın bu olayların kahramanlarına; yaşları, daha 20’lerde, 30’larda olan, 1 kişiye 4-5 kişiye; saldıran, vuran, kıran, öldüren gözleri dönmüş insan kılıklı iki ayaklı yaratıklar...

Bu tür kişilerle her an trafikte, caddelerde, sokaklarda hatta evimizin ve iş yerlerimizde dahi karşılaşabiliyoruz.   

Neden...?  

İlk olarak kanunlarımızın yetersiz olduğu gerçeğidir. Her yapının yanına kar kalıyorsa yaptığı, bu toplumda bu tür suçlara bulaşanlar nasıl düzelecekler?

İkinci tespitim ise, televizyon ekranlarında vurdulu-kırdılı, dizlerden esinlenerek, 5-10 kişiden oluşan ve ülkenin tüm mahallelerine kadar inmiş olan çeteleşmeler.

Bir başka sorunumuzu ise okullarda, çocuk yaşta; Din, ahlak, saygı, sevgi üzerine yeterli eğitimlerin verilmediği gerçeği.

Bir başka acı ama gerçek tespitim, suç işleyenin, 3-5 ay tutuklu yargılandıktan sonra, işlediği suçun cezasını çekmiş tavırları ile zarara uğrattığı, kişi ve kurumlardan elde ettiği vurgun ve talanı babasının malı gibi çatur-çutur yiye bilmesi.

Yıllar önce, yaşadığı şehirdeki yüzlerce kişinin alın terlerini ellerinden alarak yurt dışına kaçan, aradan geçen belli bir süre sonra kente geri dönen, iş adamı kisvesi altında yeni vurgunlarıyla, mevki ve makam sahiplerinin destek ve yalakalıklarıyla itibar sahibi insan kılıklı kişilerin çoğalması.

Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayan, üç günlük fani dünyada ‘HAK’ yiyerek saltanat yaşayan bu iki ayaklı yaratıklar, bu güzelim dünyayı gözümüzün içene baka baka kirletirlerken, bizler hep seyirci kalıyoruz.

Hakkaniyetli, adaletli, cesur insanların azaldığı, zulmün, ahlaksızlığın, adaletsizlik ve nankörlüğün tavan yaptığı günümüzde, yaratan bizleri ne ile cezalandıracak, hep beraber bekleyelim ve görelim..