Sözlük karşılığı Faiz: banka ve benzeri bir yere ya da bir kimseye belli bir süre işletilmek üzere ödünç verilen paranın kullanımına karşılık olarak alınan kâr; başkasının parasını belli bir süre kullanmak, işletmek için ödenen para olarak tanımlanıyor.
Daha anlaşılabilir bir dille faiz para ile para kazanmak, riske girmeden hiçbir biçimde zarar etme ihtimali olmadan kar elde etmektir.
İslam hukukunda; Faiz, artma, çoğalma, şişme, gelişme ve yetişme, mübadeleli akitlerde taraflardan birinin hakkı kabul edilen ve akit sırasında şart koşulan karşılıksız fazlalık anlamında bir İslam hukuku terimidir.
Faiz anlamındaki "Riba" kelimesi Arapça mastar olup, sözcüğün kökeninde "mutlak çoğalma" anlamı vardır. Kuran'da faiz ile ilgili birçok ayet vardır. Bakara suresi 188, Bakara suresi 275, Bakara suresi 276, Bakara suresi 278, Bakara suresi 279, Ali İmran suresi 130, Nisa suresi 29, Nisa suresi 30, Nisa suresi 31, Nisa suresi 161 ve Rum suresi 39. Ayetler faizle ilgili ayetlerdir.
Faiz haram mıdır ?
Kesinlikle haramdır. Hatta, Bakara 278 – 279’a göre haramdan da ötede bir şeydir. Allaha ve Resulune karşı savaş ilanıdır. Siz ey imana ermiş olanlar! Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve eğer (gerçekten) müminseniz faizden doğan kazançların tümünden vazgeçin; çünkü eğer böyle yapmazsanız, bilin ki Allah'a ve Elçisine savaş açmış olursunuz. Ama eğer tövbe ederseniz, ana-paranız(ı geri almay)a hak kazanırsınız: Böylece ne haksızlık yapmış ne de haksızlığa uğramış olursunuz.
Anlaşılan o ki Faiz binlerce yıllık kötü bir olgu ve insanları - insanlığı felakete sürükleyen bir şeytan adeti, geçmişten günümüze devam eden bu en büyük günahlardan biri olan Faiz geçmişte olduğu gibi günümüzde de insanlığı acıya ve felakete sürüklemektedir. Hem dünya hayatını felakete sürüklemekte, hem de Ahiret hayatında can yakıcı bir azap için hazırlık yapmaktadır.
Ben ve benim gibi milyarlarca insan doğduğumuzdan itibaren bir faiz sisteminin içine doğduk ve bu can yakıcı zalim sistemin içinde yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz.
Faiz denen mutlak haksız kazancı aldığımız yani kazandığımız süreç içinde hep faizin helal – meşru olma ihtimalleri üzerine yorumlar geliştirdik. Yani faize türlü kılıflar uydurduk, uydurmaya çalıştık. Her kes kendine göre sebepler ortay koyarak ‘ama o faiz değil’, ‘bu faiz sayılmaz’ gibi yorumlara sarılarak yapılanları meşru kılmaya çalıştık.
Aslında gerçek çok basit , Büyük İslam fıkıhçısı İmam Ebu Hanife ye atfedilen şu sözde olduğu gibi; Fıkıh insanın vicdanında başlar. Yani kalbiniz rahat mı vicdanınız rahat mı ?
Faiz alanlar açısından mesele vicdani ve ahlaki, ancak Faiz ödeyenler açsından bakıldığında faiz çok hayati bir mesele, büyük bir çoğunluk aslında kişilere faiz ödemiyoruz, bizler faizi; gecikme faizi, gecikme zammı gibi faizleri kamu kurum ve kuruluşlarına ya da finans kurumlarına ödüyoruz. Haram olan faizi bizden en çok alan aslında faizci tefeci kişiler değil, kurum ve kuruluşlardır. Sıradan kişiler olan bizler aslında sürekli kaybeden faiz yükü altında ezilen ve faizi yüklenenleriz. Faizden kazanç sağlayanlar ise bizi koruması kollaması gereken kurumlar ve kuruluşlar olmalıdırlar.
Güncelde Merkez Bankasından %14 faiz ile para alan finans kurumları, bu parayı %25 faiz ile devlete veya %35 faiz ile sıradan halka bizlere satmaktadırlar. Yani hiçbir riske girmeden mutlak olarak %20 kazanç elde etmektedirler. Peki onlar kazanıyorsa, kim kaybediyor ve neden bu adaletsiz sistem devam ediyor?
Neden kimse bu apaçık adil olmayan sisteme dur demiyor?
Ey iman edenler!
Allah’tan korkun ve şayet müminlerseniz faizi terk edin. (2/Bakara 278)