Çiftlikköy ilçemizin güzel mahallelerinin birinin Muhtarı kardeşimiz, bacımız, sosyal medya hesabım da paylaştığım bir deprem çağrısı üzerinden beni şov yapmakla itham edeli birkaç gün oldu. Mesajlarını tensip etmeyip özür bile dilemedi. Önemli değil. Sağlık olsun. Küçük yer burası denk geliriz yüz yüze. Konuşur barışırız.

Oysa yerel medyayı takip etmediğini Manşet Gazetesi’nden bir haber olduğunu, depremden bir gün önce ilk köşe yazıma başladığımı ve bu konunun deprem olduğundan habersizdi.

Söylediği sarf ettiği sözler o kadar kırıcı ve yıpratıcıydı ki, bir gün sonrasını Atakent Hastanesi’nin Acilinde geçirdim. Hassas bir insanım. Yıllardan beri aykırı yapılarla mücadele veriyorum ve tek başımayım. Mimar meslektaşlarım, kendi tasarımları olan yapıların, sanat eserlerinin üzerinde yapılan tahribata gıklarını çıkarmadan her şeye göz yumuyorlar. Oysa birinci itiraz etme hakkı onlara aittir, bana değil. Olaylara sadece siyasi pencereden bakma gayreti bizler gibi düşünen insanların sadece muhalif gibi algılanması ve yaftalaması da çok acı.

Hiçbir partili değilim sempatizanı da değilim. Bana göre hepsi kapanmalı ve yok edilmeli yeni bir düzen ve genç temiz insanlar gelmeli. Hepsinden bıkmış durumdayım.

Bu konu hassas bir konu hiçbir kişi bu konular üzerinden şov ve ya menfaat içeren yaklaşımlara giremez. Karşılarında dimdik dururum. Talihsiz bir olaydı. Cehalet ve önyargılarına esir olmasına veriyorum. Oysa iyi bir Müslüman karşısındakini sabırla anlamaya çalışan olmalıdır. Benim bir tırın başında bir erzak taşırken veya bakın bende buradayım neler yapıyorum görün çalışıyorum, içeren bir fotoğrafımı sosyal medyada görürseniz lütfen gelin yüzüme vurun.

Cami kapısında, bakın ben bu camiye geliyorum, namazımı burada kılıyorum gören bilen varsa paylaşsın. Elhamdülillah Müslümanım ve ibadetimi de yardımımı da hiç kimse bilmeden yerine getirebilen bir bireyim. Şov yapmayı sevseydim eğer aynı camide her gün karşılaşır, çalışıyorum bak bu da fotom derdim sizlere.

Bir şeyleri yapacaksak rica ediyorum saygı ile gizlilikle yapalım. ‘Bir elin yaptığını diğer el görmesin’ diyen insanların elinde büyüdüm ben.

Konumuz depremdi!

Depremin acı ile bize öğrettikleri nedir?

Tüm siyasi aykırılığı olan, dini inanç farklılığı olan, farklı takımı tutan, tüm zıt insanların bir arada, deprem bölgesinde el ele vererek bir büyük güç ile mücadele vermesine şahit olduk.

Daha önce ki yazımda bu ahları, müteahhitleri yaşanacaklardan bahsettim farklılıklar var mı yok?

Duyarlı olmak zorundayız. Mahallenizde dükkanların duvarları kaldırılıp, çekme mesafelerine dükkanlarını büyüten işletmeler var oldu. Hepsi ile mücadele vermeye çalışıyorum. Belediyeler tarafından hedef gösteriliyorum. İlçe takibinden sorumlu makam,  benim mücadele gücümü kırmak için takipsizlik kararı veriyor. Yani bir ilçenin başında ki siyasi benim canımı hiçe sayıyor. Onların da boy boy fotolarını görüyoruz tırların başlarında. Bu ne perhiz ne lahana turşusu. Kızacaklar şimdi bana. Kızsınlar soğuk suyum her zaman var ofisimde.

Maalesef dostlar siz ne yaparsanız yapın, menfaat ve çıkarlar bir insan canından daha değerli değil.

Bu şehirde olası büyük bir depremde 1 kişinin burnu kanarsa vebali bu tırların başında boy boy poz veren makam mevki sahibi rey korkusundan her yanlışa göz yummaya devam edenler yüzünden olacağı aşikardır.

 Hepsini daha delikanlı olmaya davet ediyorum.

Yaşadığımız bu depremlerden sonra, müteahhitler kadar, milletvekilleri, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri, ilçenin kaymakamı, valisi, çevre ve şehircilik müdürü, inşaatın demircisi, yapı denetmeni, kalfası, şantiye şefi, mimarı, mühendisi de aynı oranlarda ceza almalıdır. Başka türlü düzelemeyiz. Vicdanlarınızı temizleyemezsiniz. Müteahhitlere destek veren, yol veren, doğru kontrolü yapmayan, yeterince takip etmeyen, aykırı yapılara izin veren, yanlışları doğruları ile düzeltmeye gayret vermeyenler de sizlersiniz.

Kaçak yapıların açılışını yaptınız. Bu şehirde kurdele kestiniz. İmara aykırı kat çıkıp başkan adayı olacağınızı açıkladınız. Dönün bu yanlışlardan. B u milleti cebinizdekilerden, gereksiz ihtiyaçlarınızdan daha çok samimiyetle düşünüyorsanız lütfen dönün.

Sizler örnek olacaksınız bu topluma. 50 metrekare fazla alan kazanacaklar diye milletin canına kıymayın. Rica ediyorum, geç kalmadık halen daha bu şehirde düzeltilebilecek olası kayıplara engel olunabilecek çok iş var.

Kaçaklara izin vermek sizi vatandaşına yardım eden yapmıyor. Sizi katil yapacak işin sonunda.

Sert mi oldu biraz?

Pardon!

Sevgi ve saygıyla...