Emeklilikte adalet isteyenlerin feryadını daha öncede köşemden sizlere duyurmuştum. Kademeli bir emeklilik sistemi ile emekliliği hak edebilmek için bir süredir mücadele veriyorlar. Gerçi Türkiye’deki mevcut emekliler hallerinden memnun mu ki ?
O da ayrı bir mesele...
Emekli olmayı başarmış olanlar, düşürülen maaş bağlanma oranlarından ve bundan dolayı yerlerde sürünen düşük maaşlarından dert yanıyorlar. Geçinemediklerini haykırıyorlar.
7.500 ₺ olan emekli maaşlarına %25 zam alıp, yine nasıl 7.500 ₺’de kaldığını anlamaya çalışıyorlar. Bunun yanında EYT’liler yani emeklilikte yaşa takılanlar ise 23 senelik mücadelenin ardından eksikleri de olsa haklarını elde ettiler. Onlar da düşük maaşlarından mustarip emekliler kervanına katıldılar.
Ancak çıraklık ve staj mağdurları ise emeklilik hayallerini bir başka bahara ertelemek zorunda kaldılar.
65 yaşında emekli olacak olan çocuklarımızın durumu ise aklıma düştükçe keyfim kaçıyor. Çalışma hayatında düzeltilmeyi bekleyen çok sorun var. Popülist yaklaşımlarla, her gelenin önünü-arkasını düşünmeden bir değişiklik yapıp kurcaladığı sistem, yamalı bohçaya dönmüş ve neresinden tutsanız artık elinizde kalıyor. Köklü bir değişim ve yenilenmeye ihtiyaç var.
21 senedir görevde olan mevcut hükümet, bu işi neden ele alıp tüm kesimleri memnun edecek bir şekilde revize etmedi anlamak güç. Hala emekçinin en büyük kazanımlarından olan kıdem tazminatına göz dikmiş durumdalar ya hadi hayırlısı…
Neyse asıl konumuza dönelim. EYT kapsamına giren çalışanlardan an itibari ile sadece 2,2 milyon kişi kadarı emeklilik müracaatını yaptı. Geri kalanları ise işimi, gelirimi kaybederim ya da düşük emekli maaşı nedeniyle geçinemem korkusu ile müracaatta bulunamadı. EYT yasası çıktı ama bu defa diğer çalışan kesimlere yapacağı etki düşünülmediği için yeni mağdurlar oluşmasına sebep olundu. Bu mağdur kesimde yine EYT mağdurları gibi 4,5 milyon kişi civarında.
Çıkarılan yasada kutsal milat olan 8 Eylül 1999 tarihinden sonra sigorta girişi yapmış çalışanlar; akranlarından ve kendilerinden yaşça küçük olanlardan daha fazla pirime sahip olmalarına, daha uzun süre sigortalılık süresi doldurmalarına rağmen, erkeklerde 17 yıl kadınlarda ise 20 yıl daha fazla çalıştıkları takdirde emekli olma hakkını elde edebilecekleri, adaletsiz bir sistemle karşı karşıya kaldılar. 20 yıl ne demek?
Bir ömür bu!
Bunu çalışana reva görmek hak mı adalet mi?
Kanun yapıcılara sormak lazım bunu. Bu nedenle çalışma barışı bozuldu. İnsanların azmi kırıldı. Bu durum anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı bir duruma yol açtı. Üstüne üstlük; emekli olmak için bir ömür çalışmaya devam etmek zorunda kalanlar, piyasada emekli olarak çalışmaya devam eden genç emekliler ile çift maaşlarının verdiği ekonomik rahatlık nedeniyle, iş arayışında eşit şartlarda mücadele edemez hale geldiler. Ucuz iş gücü peşinde olan patronlar bu durumu ellerini ovuşturarak izliyorlar.
Konuyu dağıtmayayım.
Çevresindeki arkadaşlarının patır patır emekli olup; çift maaşa, çift zamma, çift bayram ikramiyesine ve çifte banka promosyonuna kavuştuğunu gören, emeklilikte adalete takılan çalışanlar “Ne oluyoruz” demeye başladığında 2023 yılının başları gibiydi.
Aslında sosyal güvenlik uzmanları bu konuyu fark etmiş ve yasa kanunlaşmadan önce uyarılarda bulunmuşlardı. Ama sesleri çok duyulmadı maalesef. EYT’den faydalanamayan çalışanlar kısa süre sonra, sosyal medya üzerinden organize olmaya başladılar. Kutsal tarihi; bir gün, bir hafta, bir ay, bir yıl ya da birkaç yıl ile kaçıranlar, haksızlığa karşı ses yükseltmeye başladılar. Sayıları her geçen gün arttı. Ardından birkaç dernek kuruldu mücadele için. Ancak bunlardan en büyüğü, en çok üyeye sahip olanı ve adını en çok duyuranı, kısa adı EMADDER olan Emeklilikte Adalet Derneği oldu. Dernek oldukça etkin çalışmalar yürütüyor şimdilerde. Çok kısa sürede 81 il ve ilçelerinde örgütlendi. Temsilciler ve yönetimler atadı. Tüm yurt sathında siyasi partilerle irtibata geçmeye başladı. Hazırladıkları kademeli emeklilik çalışmasını içeren dosyalarını, tüm siyasi partilere en alttan en üst düzeye kadar ulaştırmaya başladılar. Bu dosya içeriğinde talep edilen kademeli emeklilik sistemi; dernek üst yönetiminde yer alan ve bu konuda tecrübeleri ile derneğe omuz veren sosyal güvenlik uzmanlarının teknik bilgi ve tecrübesi ile hazırlanmış, tutarlı, uygulanabilir ve Türkiye gerçeklerine uygun bir profesyonel çalışma. Emeklilikte adalete takılan milyonların emeklilik sistemine dahil olurken, sisteme anlık ağır büyük yükler getirmeden, her sene yüzde iki oranında yeni emeklinin emeklilik hakkını elde edeceği, hem adil emeklilik bekleyen çalışan kesime hem de devlet bütçesine dost, orta yol öneren bir çalışma bu. Gerçi şunu da göz ardı etmemek lazım. Devletimiz öyle güçlü ki 11 ili etkileyen ve binlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz 6 Şubat Depremi sonrası EYT kanunu çıkaracak imkanlara sahip. O nedenle emeklilikte adalet isteyenlerin talepleri, devlet imkanları göz önüne alındığında karşılanabilir bir nitelikte. Kimse kıyak bir emeklilik ve 35 yaşında emekli maaşı beklemiyor devletten.
Bu çalışmalar ve hak mücadelesi kapsamında, dernek üst yönetimi de TBMM’yi ikinci adres haline getirdi. Başta mağduriyeti çok da umursadıkları söylenemeyecek siyasiler, cılız açıklamalarda bulunurlarken, mağdurların mücadelesi çığ gibi büyümeye başlayınca olaya daha fazla kayıtsız kalamadılar.
Üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mağdur tüm kesimlerin dertlerini çözme vaadi sonrası, dernek çalışmaları daha da hız kazandı. Dernek başkanı Mihriban Uğurlu’yu hemen hemen her gün bir televizyon kanalında, ana haber bültenlerinde ya da bir tartışma programında görür hale geldik. Tüm siyasi parti temsilcileri EMADDER’e birbiri ardına destek mesajları yayınlamaya başladı. Dernek üyesi olan gönüllü mağdur çalışanlar, sosyal medyayı kasıp kavurmaya ve her platformda isyanlarını haykırmaya devam ediyorlar. En son derneğin İzmir temsilcileri resmi bir program için şehirlerinde bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a direk ulaşarak dosyalarını verdiler ve sordular.
‘’Bir çalışma var mı’’ diye. Bakan ise müjdeyi verdi. Bir çalışma yürütüyoruz. Bu sorun çözülecek diye. EMADDER bu kadar etkili çalışma yapmasa acaba bu söz alınabilir miydi?
Kesinlikle hayır. Hele hele ağlamayana meme verilmeyen ülkemizde.
Bakandan sözü alan EMADDER, beklenenin aksine vites yükselterek çalışmalarına daha da hız verdi. Tüm yurt çapında arı gibi çalışıyorlar. İl ve ilçelerde tanıtım standı açıyor, broşürler dağıtıyor, yeni üye kaydı yapıyor ve mağdur kesimlerin uğradığı haksızlığı anlatmaya devam ediyorlar. Açılan stantlar ana baba günü gibi. İnsanlarla hınca hınç dolup taşıyor. Bunu lafın gelişi söylemiyorum. Çünkü bu bağlamda açılan Bursa’daki standı bizzat ziyaret ederek, oradaki gelişmeleri yerinde takip ettim. Dernek üyeleri çok inançlı ve kararlılar. Her biri sanki profesyonel hatip gibi derdini o kadar güzel anlatıp, izah ediyor ki şaşarsınız. Mağduriyetleri onları son derece bilinçlendirmiş. Bursa’daki stantta dernek başkanı Mihriban Uğurlu Hanım ile de birebir tanışıp sohbet etme imkanı yakaladım. Başkan kendinden çok emin. Haklarını alacaklarını ifade ediyor. Mağdur kesimleri kucaklıyor ve bir arada mücadele etmeye davet ediyor. Bu etkinliği; yaptığımız haber ve gerçekleştirdiğimiz röportajlarla medya kuruluşlarında görünür kılmak, emeklilikte adalet arayan bir fert olarak beni de çok mutlu etti.
EMADDER geçtiğimiz hafta DİSK’in daveti üzerine İstanbul’da düzenlenen emekliler ile ilgili mitinge de katılım sağladı. Katılım sağladı derken, adeta mitingi sırtlandı desek daha doğru olur. Çünkü meydanın yarsından fazlası EMADDER üyesi mağdur kesimin temsilcileriydi. Coşku ve heyecan görülmeye değerdi.
EMADDER şimdi ekim ayı ortalarında; kendi adına müstakil olarak düzenleyeceği büyük bir mitinge hazırlanıyor. İstanbul’da düzenlenecek miting; dernek ve mağdur kesimlerin adeta bir gövde gösterisine sahne olacak. Ekim ayında açılacak ve torba yasa çalışmalarının başlayacağı meclis çalışmaları öncesi kendilerini hatırlatacakları ve dikkatleri bir kez daha üzerlerine çekecekleri bir organizasyon olacak bu.
İnşallah EMADER üyeleri, haklı mücadelelerinde arzu ettikleri emeklilik hakkına kavuşurlar. Emeklilikte adaleti sağlayacak bir sistem hayata geçirilir. Tüm çalışanlar ve emekliler, hak ettikleri insanca yaşamaya imkan sağlayan maaşlara kavuşurlar. Herkes mutlu olur. Amerikalı yazar Edgar Allan Poe şöyle diyor; “Bir noktaya kadar mutlu olabilmek için, o noktaya kadar acı çekmiş olmak gerekir.” Keşke mutlu olmak için acı çekmek zorunda kalmadığımız bir dünyada yaşayabilseydik. Ancak bedel ödeyerek elde edilen kazanımlar da biraz daha değerli mi oluyor ne?
Kalın Sağlıcakla.