Sosyal medya, Deniz Akkaya’nın yayınladığı ve kızından şiddet gördüğünü anlattığı paylaşımlar üzerine yeniden aynı konuyu sorgulamaya başladı: sosyal medyanın ergenler ve genç yetişkinler üzerindeki olumsuz etkileri…
Deniz Akkaya 90’lı yılların en çok konuşulan isimlerinden biriydi. Akkaya, Efe Önbilgin'den hamile kaldı ve 2009'da kızı Ayşe'yi dünyaya getirdi. Çift hiç evlenmedi ama Ayşe'nin velayeti konusunda yıllarca savaştı. Sonunda velayet annede kaldı. Olayla ilgili baba Efe Önbilgin'den ise hiçbir açıklama gelmedi.
Sosyal medyada yaptığı paylaşımlarda kızı Ayşe’nin, eski eşi ve çocuğunun babası Efe Önbilgin tarafından ihmal edildiğini belirten Akkaya şu ifadeleri kullandı:
“Az önce 16 senedir resmen tek başıma baktığım kızımın benden ısrarla sakladığı telefonunu ele geçirdim. benden habersiz yurtdışı planları ve fazlasını bulmam neticesinde telefona el koydum.
Fiziken bana saldırması yetmediği gibi beni 1.5 saat balkona kitledi. Komşuların ve güvenliğin ricaları karşılıksız kalınca 3 kez 112’yi aramam neticesinde kurtarıldım. Polislere de karşı çıkan sonrasında birde hızını alamayıp bana itibar suikasti yapan bu ruh haline, ergenliğin arkasına saklanmasına izin vermeyeceğim. Biz nerede hata yaptık biliyor musunuz? Kontrolsüzce severek. Anne olmak bu değil ve olmamalı. Allah tüm annelere sabır versin."
Akkaya’nın paylaşımları bununla sınırsız kalmadı, ilerleyen saatlerde devam ederek kızının yine sosyal medya üzerinden paylaşımlar yaparak kendisine ‘itibar suikastı’ yaptığını yazdı.
ERGENLERİN VE EBEVEYNLERİN SOSYAL MEDYA ÇATIŞMASI
Deniz Akkaya’nın yaşadığı olayın bir benzerini, eski anchorman Reha Muhtar da yaşamış, kızı ile arasındaki sıkıntılar medyada da ses getirmişti.
Hal böyle olunca pek çok anne - baba konu hakkında daha fazla araştırma yapmaya başladı.
“EŞİKTEKİ ÇOCUK”
Prof. Dr. Ebru Güzel’in 2019 yılında yayımlanan kitabı ‘Eşikteki Çocuk’ tam da bu konuda bir rehber olma özelliği taşıyor. Sosyal medyada, özellikle Instagram’da çocukların ‘fenomenlik’ meselesini bir statü olarak görmesinin tehlikelerine dikkat çekiliyor. Kitabın arka kapağında da belirtilen ‘Instaşöhret’ kavramının çocuklarda nasıl travmalar oluşturabileceğinin altı çizilirken, annelerin de düştüğü tuzaklar vurgulanıyor.
Prof. Dr. Güzel’in kitabındaki şu bölüm, Deniz Akkaya ile kızının yaşadığı tartışma gibi örneklere açıklama niteliğinde değerlendirilebilir:
“Parçalanmış bir benliğin yerini akıllı cihazlarla, eğlence ve oyun mantığıyla kurgulanmış sosyal medya oyuncaklarıyla kapatmaya çalışan kadınlar ataerkil politikalara karşı daha itaatkâr olurlar. Akıllı güzellik tuzağı teknoloji aracılığıyla hızla yayılır; celebrity-endüstriyel kompleksi kadınları oyalayacak pek çok ürün, hizmet, aktivite ya da yeni şöhretler sunar. Kadınların Meghan Markle’ın gelinliği, bebeği ya da eltisiyle ilişkisi yoluyla meşgul edildiği bir ortamda, kız çocuklarının da mutlu prenses masallarıyla büyümesi doğaldır. Dikkat ve kaynak aktarımını kendini tanıtmaya veren kız çocukları için “özseverlik epidemisi”nin yıllar sonra gözlemlenen ciddi sonuçları olacaktır.
“CİHAZ MI ÖZDEĞER Mİ”
Bugün yetişkin kadınların bile çocuklaştığı görülen pek çok sosyal medya görüntüsünde çocukların ne ölçüde bozulduğunu araştırmak elbette ki farklı bilim dallarının sorumluluğundadır. Özellikle internetin gelişimiyle birlikte su yüzüne çıkan yıpranmış ilişkiler, güzelliğini kaybetmemek adına aşırı süs ve gösteriş yapan 65 yaşındaki kadınlar, ulusal özsaygının yitişi ve sosyal çöküntüler, özseverliğin yıkıcı özellikleri arasında sıralanır. Ne çocuk ne ergen eşikte duran çocuğa özseverlik yükleyen, ellerinden hiç bırakmadıkları ve akıllarına geldiği her an baktıkları akıllı cihaz ve Instagram bağımlılığı, yasaklar, engeller ya da kontrolle aşılamayacak kadar karmaşık bir sorundur. Şöhret, güzellik, medya, moda, lüks, eğlence, oyun, dikkat ve endüstri sarmalında en özel varlığının bir cihaz mı yoksa özdeğer mi olduğunu unutan insanın yozlaşma çanlarını duyması oldukça zordur.
“GÜVENSİZ EŞİKTE BIRAKILAN KIZ ÇOCUKLARI”
Kaldı ki hiçbir sorumluluk ve bağlılık gerektirmeyen ilişkilerin bir akıma dönüştüğü, anneliğin metalaşarak ya da hem şöhretli hem statülü hem genç (kızıyla yarışan) yeni anneliğin pompaladığı “yummmy mummy” heykellerinin kutsandığı, çocuklarının kurtuluşunu kolejlere bağlayan ebeveynlerin bankalara borçlandığı, ailenin her geçen gün çözüldüğü, değer erozyonu ve kültürel yozlaşmaya uğrayan duygu toplumlarında “çocukluğun yitişi” de duyumsanamaz. Bu bağlamda bir öneri, bir çözüm sunmak oldukça iddialı olmakla birlikte “eğitim sistemi ve okullaşma sorunu”na da bir not düşmek gerekir. Kısacası “ne çocuk ne ergen”, kız çocukları tam olarak belirsiz, güvensiz eşikte bırakılmıştır.
Burada hata belki de ne annede ne de kız çocuğunda, ekonomik sistemde aranmalıdır. Medyadan markete, uzmanından kolejine değin yetişkin-merkezli toplumlarda çocuk yoktur. Dileyen talep eden ve satın alan bireyler vardır. Buna karşın aileler de çocuğa hizmet eden ordunun içinde yerini almaya mahkûmdurlar.
Ve sistem çocuklu ünlülerle ya da fenomen annelerle (Instamom) bu olguyu cazip bir pazar değeri katarak pompalamaya devam eder.”
10 YIL ÖNCEKİ RÖPORTAJI AKILLARA GELDİ
Deniz Akkaya’nın yaşadığı olay sonrası 2014 yılında Habertürk’e verdiği bir röportajda kullandığı şu ifadeler akıllara geldi:
Özel hayatına da çok özen gösteriyorsun.
Çocukların çok acımasız bir dünyaları var. Özel hayatım gazetelere çıkarsa benim çocuğumun kulağına gelir. Ayşe, artık babasıyla aynı evde yaşamadığımızı biliyor. Hayallerinde babasıyla barışma ihtimalimizi düşünüyor olabilir. Bunun olmayacağını ona anlatıyorum. “Bu kim, şu kim?” diye gelip benimle konuşmasını istemediğim için özel hayatımla ilgili konuşmuyorum ve dikkat ediyorum. Bu kararı Ayşe’yi dünyaya getirmeye karar verdiğimde almıştım.”
AKKAYA’NIN KIZI KORUMA ALTINA ALINDI
Öte yandan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Deniz Akkaya’nın kızını koruma altına aldı. Akkaya'nın kızı hakkında sosyal paylaşım sitesinde yaptığı açıklamaların ardından görevlendirilen ekibin gerekli inceleme ve değerlendirmeleri yapmasının ardından, 16 yaşındaki kız çocuğunun koruma altına alındığı ve gerekli psikolojik desteğin verilmeye başladığı öğrenildi.
Odatv.com