Son 20-30 yılda obezite hızla yayılan bir salgın haline geldi. Neredeyse bir salgın gibi çoğalan bu hastalık, 10-15 yıldır sadece yetişkinler için değil, çocuklar ve gençler için de önemli bir tehdit oluşturmaya başladı. Obezitenin oluşumunda genetik faktörlerin belirli bir ölçüde etkin olduğu doğrudur. Çocuk obezitesinde ise, yanlış beslenme ve hareketsizlik daha önemli etkenlerdir. Batı tipi beslenme olarak ifade ettiğimiz besleyici değeri düşük, kalorisi yüksek, kanda hızlı bir şekilde yayılan ve neredeyse tümüyle yağ ve karbonhidrattan oluşan bir besin seçimi yapılan en büyük yanlıştır. Fast food kültüründeki bu kontrolsüz yayılmanın yanında, hareketsiz ve tembel bir yaşam tarzı, çocukluk dönemi şişmanlığının diğer sebebidir. Çocuğunuzun sağlıklı ve formda bir yetişkin olmasını istiyorsanız, yanlış beslenme alışkanlıklarını ve hareketsiz yaşam tarzını değiştirmelisiniz. Unutmayın ki, çocuğunuzda ne kadar çok kilo fazlalığı varsa, sağlık problemlerinin oluşması da o kadar kolaylaşacaktır. Genetik faktörler, sağlıksız beslenme ve fiziksel aktivite azlığı dışında pek çok hormonal hastalık çocuk obezitesinde etken olabilir. Bu nedenle kilo fazlalığı olan çocuklarda obezitenin sebepleri dikkatle araştırılmalıdır. Genellikle fazla kilolu anne babanın çocukları şişmanlığa daha eğilimlidir. Şişman anne babanın çocuklarında kilo fazlalığı olasılığı yüzde 80 civarında olduğu görülmüştür.
Obez bir çocuk size sevimli ve hatta daha sağlıklı gelebilir. Oysa bu durum aslında onun ilerideki yaşamında önemli birçok problemin hazırlayıcısı ve başlatıcısıdır. Fazla kilolu çocukların yüzde 80’i geleceğin şişman yetişkinleridir. Şişman bir çocuğun, yetişkinlikte pek çok hastalıkla baş başa kalacağından kuşku duymamalısınız. Bunlar haricinde obez çocukları bekleyen pek çok bedensel ve ruhsal problem vardır. Fazla kilolu ve şişman bir çocuğun daha sessiz ya da asi olduğunu, yalnız kalmaya çalıştığını, arkadaşlarından koptuğunu, ilişkilerini sınırladığını, odasına kapanıp saatlerce televizyon ve bilgisayar oyunlarıyla vakit geçirdiğini ya da ders çalıştığını, sosyal aktivitelerden kaçıp kendiyle olan barışıklığını bozduğunu söyleyebiliriz.
Eğer çocuğunuz fazla kilolu ya da şişmansa, öncelikle ona karşı kabul edici, sevgi dolu ve destekleyici bir tutum içinde olmalısınız. Çocuklar anne ve babalarından destek aldıklarını hissederlerse psikolojik sorunları azalır, kendilerine güvenleri artar. Kilo vermeye yönelik yaşam tarzı değişikliklerine daha kolay uyum sağlarlar. Çocuğunuzla, uygun bir ortam ve zamanda, kilo sorunu hakkında konuşmakla işe başlayabilirsiniz. Sert, hiddetli ve ani çıkışlardan, azarlama ve lakap takma gibi olumsuz davranışlardan kesinlikle kaçının. Mümkünse siz çocuğunuz için iyi bir rol model olmaya çalışın. Öncelikle sorunun önemini, neden mutlaka çözülmesi gerektiğini ve bunun nasıl yapılacağını çocuğunuza anlatmalı ve anlattıklarınızı ilk olarak kendiniz uygulamalısınız. Çocuğun uzman bir hekim tarafından muayene edilip, şişmanlığın nedeninin belirlenmesi zorunludur. Sadece doktorunuzun önerileri doğrultusunda davranmaya, bir diyet uzmanından danışmanlık almaya, gerektiğinde psikolojik desteklerden faydalanmaya çalışmalısınız. Mucize reçetelere, çevreden duyduğunuz doğru olmayan çözümlere itibar etmemelisiniz.
Yemek yemek ve farklı yemekler seçmek her şeyden önce bir alışkanlıktır. Yetişkinlerin yeme alışkanlıkları önemli ölçüde çocukluk çağlarında oluşmaktadır. Bu alışkanlıkların daha sonra değiştirilmesi son derece zordur. Damak zevkinin doğuştan gelen bir özellik olmadığını, belli bir kültür veya süreç içinde öğrenilerek kazanıldığını, damak tadının bir alışkanlıktan daha fazla anlam taşımadığını unutmamalısınız.
Sağlıkla kalın…