En değerli varlıklarımız, çocuklarımız. Hepimiz onlar için yaşarız. Onlar için her şeyin en iyisini, en güzelini yapmaya çalışırız.
Birçok aile kendi yetişme dönemiyle ilgili doğru bildikleri yanlışları çocukları üzerinde uygulamaya çalışırken, onların özgür bireyler olarak yetişmelerine engel olmaktadırlar.
Hepimiz çocuklarımızın toplumda herkes kadar eşit, herkes kadar özgür bireyler olduğunu kabul etmeliyiz. Onların hayat sahnesindeki rollerini kendilerinin oynamasına müsaade etmeliyiz.
Kayıt görüşmelerimizde çocuklarımızı daha iyi tanımak için onlara yönelttiğimiz sorulara özellikle annelerin büyük bir istekle cevap vermeye çalışmaları, çocuklarımız üzerinde kimlik gelişimi ile ilgili birçok kalıcı olumsuz etkiler bırakmaktadır.
Hepimiz her bireyi gökkuşağının ayrı bir rengi olarak kabul etmeliyiz. Her bireyin kendi rengiyle varlığını göstermesine müsaade etmeliyiz. Kendi rengimizle onların rengini baskılamaya çalışmamalıyız.
Dünyayı bir tiyatro sahnesi olarak görmeli ve bu sahnede her bireyin kendi rolünü oynamasına müsaade etmeliyiz. Elbette hayat sahnesinde çocuklarımıza yönetmenlik yapmalıyız. Ancak bunu yaparken asla ve asla onların rolünü kendimiz oynamaya çalışmamalıyız.
Çocuklarımızı öz güveni gelişmiş, düşüncelerini her ortamda özgürce söyleyebilen, kendi özgürlük sınırının başkasının özgürlük sınırında sona erdiğini bilen bireyler olarak yetiştirmek istiyorsak, onların yaşam alanlarına gereksiz müdahaleler yapmadan örnek model davranışlar sergilemeliyiz.
Kendi çocuklarımız da olsa onların gözüyle dünyaya ve olaylara bakmalı ve onların baskın yönlerini tespit edip o yönde gelişimlerine yardımcı olmalıyız.
Çocuklarımızı yetiştirirken birinci amacımız onların kendi özellikleriyle mutlu olmalarını sağlamaktır.
Okula başlayan her çocuğa öğretmenleriyle işbirliği yaparak sorumluluklarını öğretirken onlara, “Aslanım, koçum, sen en iyisini yaparsın” gibi onları baskı altına alacak sözler söylemek yerine, “Seni çok seviyorum, sen gerekeni yaparsın yavrum, her ne olursa olsun sen bizim için bu ailenin en değerli varlığısın” gibi sözler söylemek çocuklarımızın gelişimi ile ilgili çok daha olumlu sonuçlar doğuracaktır.
Sevgili Anne ve Babalar,
Bizim yetiştiğimiz zaman dilimine ait doğruları referans alarak bugünün çocuklarına yardımcı olamayız. Aileler ve eğitimciler olarak bizlere düşen çocuklarımıza, her zaman ve her yerde insanlığın ortak değerleri olan saygıyı, sevgiyi, hoşgörüyü, paylaşmayı, adaleti ve yardımlaşmayı öğretmeliyiz.
Ülkemizin geleceğine güvenle bakabilmemiz için çocuklarımızı önce kendine inanan ve güvenen, tarihi ve kültürel değerleri ile barışık, insan olmanın tüm erdemlerini yerine getiren bireyler olarak yetiştirmeliyiz.
Doğru bildiğimiz yanlışlarla onların özgür ve farklı bireyler olarak yetişmelerine engel olmamalıyız. Hayat sahnesinde onlara hak ettikleri yeri açalım. Bizler onlarla birlikte öğrenmeye ve kendimizi geliştirmeye çalışalım.
Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük mirasın iyi bir eğitim olduğunu asla unutmayalım.
Hoşça kalın, sağlıcakla kalın.