Milli eğitim bakanlığı sınıf geçebilmek için Türkçe ders notunun en az 70 olması gerektiğine dair yeni bir yönetmelik üzerinde çalıştıklarını duyurdu. Çok isabetli bir karar. Türkçe’yi doğru düzgün konuşamayan, Türkçe okuduğunu anlayamayan gençler liseden mezun oluyor. Lise mezunu bir genç ‘’ben hiç kitap okumadım ki’’ diye böbürlenebiliyor. Dilimiz yabancı sözcüklerin istilası altında. Arapça ve İngilizce kelimeler tabelalarda boy gösteriyor. Gençlerin konuşması argo, yabancı kelimeler ve kısaltmalar arasında bizim anlayamadığımız farklı bir dile dönüşmüş durumda. İnsanın ana vatanı aynı zamanda anadilidir. Zihninde düşündüğü dil, ağlarken anne dediği dil, kendini rahat hissettiği dil. Anadilinden 70 alamayan bir genç sınıf geçecek başarıyı gösterememiş demektir.
Son yıllarda müfredata eklenen yeni nesil sorular okuduğunu anlama üzerine. Paragraf sorularında ‘’yukarıdaki bilgilere göre’’ deniliyor, öğrencinin bilmesi gereken başka bir şey yok, yukarıdaki bilgileri okuyup, anlayarak uygun şıkkı seçecek.
Yapamıyor!
Okuduğunu anlayamıyor, bir paragrafı okuyacak sabrı gösteremiyor.
Çeşitli sebeplerle ülkemizde eğitim gören yabancı öğrenciler, yarım yamalak Türkçeleriyle lise mezunu oluyor. Türkçe’yi tam olarak konuşamadan Türkçe anlatılan herhangi bir dersi nasıl öğrenip sınıf geçilebilir, mezun olunabilir?
Usulünce kavga edebilmek için bile Türkçe’ye hâkim olmak şart:
‘’Sen kimsin?
Sen kimsin esas?
Kimsin sen kimsin?’’
İlerleyemiyor kavga, kısır bir döngünün içinde yuvarlanıyor. Devamında şiddet. Halbuki Türkçeye hâkim olsalar böyle mi olacak? Kendilerini ifade etmenin kelimelerle bir yolunu bulacaklar, karşılıklı dertlerini anlatacaklar en nihayetinde anlaşılacak. Dil bunun için var.
Türkçe belki de tüm diller arasında konuşulması, okunması, öğrenilmesi en kolay dildir. Yazıldığı gibi okunur, ağzımızdan çıktığı gibi yazılır. Ki bu çok büyük bir lütuftur. Türkçe’de ‘’c’’harfi her zaman ‘’c’’ harfiyken, İngilizcede ‘’s’’ olabilir ‘’k’’ olabilir; ‘’ç’’ olabilmek için ‘’h’’ ile birleşebilir. Güzel dilimizde ‘’ç’’ ‘’ç’’ dir ‘’c’’ ‘’c’’ dir.
Her konuda olduğu gibi anadilimize sahip çıkmamız konusunda da öngörülü davranan yüce Atatürk, henüz savaştan yeni çıkmış genç cumhuriyet içinde, 1932 yılında, Türk Dil Kurultayının toplanmasını sağlamış, 9 gün süren tüm oturumlarına katılmış, oturum aralarında dil bilginleriyle sohbet etmiştir. ‘’Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil şuurla işlensin’’ diyen Atatürk’ün 91 yıl önce düzenlediği bu kurultaya aralarında yabancı dil bilimcilerin de bulunduğu 3000 e yakın kişi katılmıştır.
91 yıl sonra, bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu bir zamanda, öğrencilerimiz de sınıflarını geçebilmek için Türkçe dersinden 70’in üzerinde not alıversin artık!
Türk Dil Bayramımız kutlu olsun!