2021-2022 eğitim ve öğretim yılı, geçtiğimiz hafta başında start aldı. Okullar, öğrencilerle o eski cıvıl cıvıl günlerine geri döndü.
Tüm öğrenci, öğretmen, idareci ve veliler için meşakkatli bir eğitim ve öğretim dönemi başladı.
Yaklaşık 1,5 yıl boyunca, yüz yüze eğitimden uzak kalan milyonlarca öğrencinin; okullarına, öğretmenlerine, arkadaşlarına kavuştukları şu günlerde, Allah hepsine zihin açıklığı versin.
Pandemi süresi boyunca uzaktan eğitim ile evlerinden çıkamayan, sosyal hayattan koparak, 1,5 yılı kapalı alanlarda geçirmek durumunda kalan tüm öğrencilerimiz için, başarılı bir yıl olmasını temenni ediyorum.
İş insanları ve sanatkarların önerileri dikkate alınmalı
6 Eylül 2021 günü başlayan yeni eğitim ve öğretim yılı, bir önceki dönem Millî Eğitim Bakanının uygulamasında olan müfredat ile başladı.
Aylardır gündemde olan ‘Yüz yüze eğitim yapılacak mı?’ sorusunu en nihayet geride bıraktık.
Yaptığım araştırma ve edindiğim bilgilere göre Türkiye’de en büyük sorun; özellikle orta ve lise dönemlerinde eğitim gören öğrencilerin yeteneklerinin belirlenememesi ve doğru şekilde yönlendirilememeleridir.
Orta okula başlayan öğrencilere, normal eğitimi vermenin yanı sıra, öğrencileri mesleki ders zorunluluğuna tabii tutulmaları, geleceği önemli bir yatırım olarak değerlendiriyor, ülkemize önemli katlılar sağlayacağına inanıyorum.
Yıllardan beridir piyasada olan tecrübeli iş insanlarının sıkça gündeme getirdikleri; esnaf ve sanatkarın, oda, kooperatif ve birlik başkanlarının sürekli uyarıları göz önüne alındığında ve ayrıca çok büyük bir esnaf kesiminin hep gündeme getirdiği, ‘sanatkâr yetişmiyor’ eleştirilerine kulak kabartmanın vaktinin gelip geçtiği kanısındayım.
Ortaya konulan fikir ve düşüncelere, Millî Eğitim Bakanlığı’nın sessiz kalmayıp, gerekli girişimlerde bulunması gerekliliğine inanıyorum.
Gençler, bu ülke için önemli değerdir
Özellikle ön lisans ve lisans eğitimi alan binlerce üniversitelinin iş bulamadığı günümüzde, akıllıca yapılacak bir planlama ile eğitimlerini zorunlu mesleki dersleri yeteneklerine göre alan gençlerimiz hem iş hem aş hem de hayatlarını garanti altına alacaklardır.
Eğitim alanında, eksiklik ve hataların düzeltilmesi için hep birlikte gerekli kurumlara şikâyet ve taleplerde bulunarak doğru yönlendirmede bulunalım.
Hedefimiz, eğitimlerini tamamlamış gençlerimizin ülke ekonomisine katkı sağlamaları olmalıdır.
Yıllarca sadece üniversite eğitimi almış her genç, bu ülke için önemli bir değerdir. Bu değerlerimiz; çalışarak, üreterek devletine ve milletine faydalı bireyler haline getirilmelidirler.
Bu da ancak eğitimde ciddi bir reform ve planlama yapmakla mümkündür. Sorumluluk almak, emek ve çaba sarf etmek gerekir.
Tabii ki öncelikle, bu konuda şikayetleri olanların ellerini taşın altına koymaları ile bunun mümkün olacağı ise asla unutulmamalıdır.